30 Aralık 2007
Saka mi bu???
Carsamba gunu sinavim olmasina ragmen Irem'in yogun israrlari neticesinde sali aksami dogum gunumu kutladik, muzlu pastayla hem de (itiraf ediyorum cikolatayi cok sevmeme ragmen cikolatali pastayi hic sevmiyorum!!!). Biz tam yerlemis sohbet ederken birden kapidan Charlie'nin melekleri edasiyla, Mine, Dilan ve Eren girdiler. Her biri su an yurt disinda olan bu sevgili dostlarim bana Turkiye'ye donus icin farkli farkli tarihler verseler de, meger aylar oncesinden planlayip beni kandirmislar utanmadan(!). Istemdisi cikardigim cigliklar icin herkes ozur diliyorum,ama aylardir gormuyorum ya...
Bir Deniz eksikti Charlie'nin melekleri arasinda ama iyi bir mazareti var onun da biliyorum...
Bu arada belirtmezsem olmaz hani "birileri" kiskansin diye soylemiyorum sakin yanlis anlasilmasin ama hediyelerim arasinda bir adet "kalin kapakli" Brooklyn Cilginliklari vaaarrr (ehuehue). Bir an once 17 ocagi bekliyorum soyle rahaat rahat kitabimin keyfini sürebilmek icin.
Yapmam gereken o kadar cok sey var ki; Minem'i ve Tilanim'i gormeliyim bol bol. Eee İrem'le ya telefonda ya da bir yerlerde bulusup WALKY TALKY ile konusmaliyiz, sonra Esin bir kac yeni espri yapmali. Ozel derslere devam etmeliyim. Master basvurusunda bulunmaliyim. Tabii bir de beni bekleyen finaller var. Ama sinemya gidip, kitap da okumak istiyorum....
İsvicre'ye gitmek istiyorum. Bir an once 2008 olsun hatta 30 gun daha gecip hemen subat olsun!!!!
25 Aralık 2007
21 Aralık 2007
Je suis dans les vacances
Dun haftalar sonra 2 film ustuste seyredip yeniden mutlu oldum. Gecen gun de Tarik Zafer Tunaya Kultur Merkezi'nde Esma'nin Sirri'ni seyrettik Irem ile birlikte. Film arasi olunca ikimiz de bir an afalladik. Eee malum nisanda film festivali oluyor ve sonra sinemalar duragan bir doneme giriyor. Ardindan da filmekimi basliyor. Hal boyle olunca arasiz film izlemeye alisiyor insan.
O degil de voleybolu da birakinca tam bir asosyal oldum gecen senelere gore. "Chemistry is my social life" desem yeridir (facebook saolsun, yeni deyimler kazandirdi bize, ehuehee). Surekli planlar planlar ama sosyallik katan hayatima ama o planlar gerceklesmeden kurtulamicam bu durgunluktan. Yakinda sinemalar da...
Bu aralar en buyuk mutluluk minik yegenimi ziyaret etmek. Su sinavlar gecsin daha cok gormeye gidicem onu.
Hiii bir de Mine ve Tilan geliyorlar Istanbul'a, yuppiii!!!
11 Aralık 2007
Bir Yol Hikayesi
1 adet Irem K,
1 adet Onur Ş,
ve konusmaktan ceneniz agridiginda ya da basiniz sistiginde kafanizi dinlendirmek icin
1 adet mp3 player.
05 Aralık 2007
Bazen Olur
03 Aralık 2007
30 Kasım 2007
ATLAS
Kac zamandir ilk defa bir seyler yazabiliyorum buraya ama maalesef guzel seyler yazamicam bugun.
Sabah guya okulum olmadigi icin, cay icerken haberleri okuyup kendimce keyif yapmak istemistim. Sonra flas haber olarak butun haber sitelerinde ucak kazasini gordum. Isparta'ya mi gidiyormus yoksa Isparta uzerinden gecerken mi kaza yapmis vs. vs merakla okudum her seyi ve Isparta'ya inis yapmasina dakikalar kala dustugunu ogrendim. Ispartali arkadaslarim geldi aklima. Ucakta bulunanlardan bir kisminin da adi aciklanmis. Hic yapmam ama acip listedekilerin isimlerine bir bakiyim dedim. Sonra "Engin Arik" adi dikkatimi cekti. Bu ismi biliyordum ama cikaramadim o an. Bizim bolumde bir Engin abi vardi ama onun soyadi neydi ki? diye internette ararken tanidim Engin Arik'i. Fizik profesoruydu bizim okulda. Baktim baska Engin Ariklar da var internette. Konduramadim bizim okuldaki hocaya. Baska Engin Arik'tir dedim.
Elbette bir baskasi ya da o, sonucta yiten bir hayat soz konusu ama ne bileyim daha iki gun once okulun merdivenlerinde karsilastigi birine konduramiyor insan.
Ve sonra haberler gelmeye basladi tek tek. Tum televizyonlar kazadan bahsetmeye basladi. Ve Suleyman Demirel Universitesi'ndeki bir sempozyum icin oraya giden 6 fizikciden. 3'u Bogazici'nden.
Ustelik biyomedikal muhendisligi yuksek lisans ogrencisi bir kisi daha o ucaktaymis.
Olum bu kadar yakinimizda iste ve bizim buna karsi tutunacak hicbir dalimiz yok. 1.5 aylik bebegi bile annesinin kucagindan alabiliyor. Geriye ne kaliyor? Ne kaliyor biliyor musunuz? Uretilen komplo teorileri. Beni en cok da bu uzuyor. Yetkili kisiler herhangi bir aciklama yapmazken bir takim sahislarin kendi kendilerine urettikleri senaryolar. Bir rahat birakin insanlari artik...
Hepimizin basi sagolsun!
03 Kasım 2007
Insan Yaslaninca Olebilir de...
Biri hakkinda ona danismadan onun yerine karar verebiliyorsan ayni frekanstasiniz demektir. Dun gordum ki su an hayatimda boyle iki kisi var. Ve bugunden bir kac hafta ya da ay sonrasina bir plan yaparsam sadece ikisiyle yapmak istiyorum. Geride kalanlar sonra tum sucu sana atiyorlar gerci. Hani bizde "neden, niye" sorulari yok ya hepimiz at gozluklerini burunmus sadece gozumuzun onunde olanlari gormeyi seviyoruz ya...
"Yangin Duasi"ni izledim nihayet. Elif'in neden bu kadar ustunde durdugunu anladim bu oyunun. Gercekten cok etkileyiciydi. Hani boyle bir oyunu kolay kolay ne devlet tiyatrolarinda ne de ozel tiyatrolarda izleyemem heralde bir daha. Basinda bir bes dakika falan duragan geciyor ve o an ya hep boyle giderse diye bir dusunmedim degil ama eser yoktu o duraganliktan altinci dakikaden itibaren. "Ali Atay" sahaneydi. Her sahnede gorulusunde daha hic bir sey yapmadan "hih, simdi guzel bir sahne izlicez" dedim.
Bir daha ilemek istiyorum bu kez her bir kareye daha dikkat ederek. Betul, "tiyatro kardesligi" ne bu oyunla baslamaya ne dersin?
"Herhangi bir tanrıya sorgusuz sualsiz inanmayı ve kollarımı gökyüzüne kaldırıp, histerik tezahürlerle şükretmeyi hiç bu kadar arzulamamıştım. İnananlar bu şükür anını görkemli yaşamak uğruna sabır diye adlandırdıkları sevimsiz bir erdem edinirler. Ama tanrılar ticarette zayıftır, Onlarla alışverişte teslimat günleri her zaman aksar ve bu aksamanın suçu mutlaka taraflar arasında paylaşılır, hatasız olmadıklarını kolaylıkla kabul edebilirler ama ortada bir suç varsa mutlaka paylaşılmalıdır. Hiç bir suç yalnız işlenemez onlara göre.”
Oyunun en can alici repligiydi sanirim.
29 Ekim 2007
Karafakiden Ben Akarim
Sonra Arakoy'e gittim vapurla. Hava cok guzeldi ve en ust kata cikip oturdum martilari izlemek icin. Simit alamayip martilari besleyemedigim icin uzuldum biraz, biraz da fotograf cekenleri kiskandim ama birazcik. Keyfim yerindeydi gene de.
Istanbul Modern'de Ferzan Ozpetek filmleri vardi bu aralar. Ben bir Harem Suae'yi izlememistim, Irem de git seyret guzel film diyince ben de bugun izleme sansi buldum. Erken gittigim icin Istanbul Modern'in icindeki kutuphaneye bakindim biraz.Daha onceden hic firsat bulamiyordum. Olmeden once izlenmesi gereken 1001 film kitabini kurcaladim biraz ve olmek icin cok genc olduguma karar verdim :)
Ve Harem Suare'yi de izledikten sonra ilk defa bir yonetmenin butun filmlerini izleyip mutlu oldum. Ustelik siradan bir yonetmen de degil bu. "Ferzan Ozpetek". Hic bir filmi icin de sunu begenmedim diyemem, hatta eh iste bile demem, hepsini seviyorum. Kendimce siralama yapmaya calisiyorum ve Kutsal Yurek'le Cahil Periler'i cok begenmistim diyorum ama sonra Bir Omur Yetmez'e ya da Hamam'a da haksizlik etmiyim diyorum...
Ardindan Beyoglu. Irem'le pasaj pasaj gezmenin keyfini yasayip Terkos'un altini ustune getirdik. Aklim hala Irem'in aldigi sweatshirtte :) Ama Irem'e de Yesil cok yakisiyor canim!
Ve ardindan Yasamin Kiyisinda Hakkinda bir seyler okumaktan gunlerdir kaciniyordum cunku hosuma gidiyor arada hic bir fikre sahip olmadan bir filmi izlemek. Filmi genel olarak baya begendim. Ama bu begenme bir Duvar'a karsi ya da Temmuz'da filmlerininkinden cok daha farkli. Ikinci yarisi daha dolu doluydu, ilk yarisi daha cok uzun tutulmus bir giris gibiydi. Bu arada uzun suredir ara verilen bir film izlemedigim icin baya bir garipsedim ara verildiginde.
Filmde bir kac sahnede Demircinin Kizi kitabi ve "Selim Ozdogan" adi gecmekteydi, en yakin zamanda okumak istiyorum. Buyuk merak uyandirdi.
Bir arkadasim filmin senaryosunu tesaduflerden dolayi Paul Auster romanlarina benzetmis (kendisine selamlarimi iletirim, ehehe), her 10 dakikada bir onu yadettim bu benzetmeden dolayi. Ama Temmuz'da filmi de aklima gelmedi degil hani orda da tesaduflere cok yer vermisti Fatih Akin.
Im Juli'yi belki de bu yuzden cok seviyorum. Tesadufleri seviyorum ben. Amcanin biri otubuste "tesaduf diye bir sey yoktur" demisti yanindakine ben de kulak misafiri olmustum ve nasil da anlik bir cokus yasamistim. Halt etmis o amca! Hihhh. Tesadufler hayatin en tatli anlaridir. Ben oldugumde bana bir tek tesaduflerimi birakin hatta gerisi sizindir (bir de gozlerim ileri derece miyop o yuzden onlari da ben tavsiye etmem)
Gene cenem dusuk bugun. Olsun ayni gun hem Ozptek hem Fatih Akin izlemisim bugun bir seyler yazmicam da ne zaman yazicam oyle degil mi???
26 Ekim 2007
"Baris is Dead"
Okul cok boktan! Tanidik hic mi insan olmaz ya? Sanki okula biz yeni gelmisiz gibi dicem ama oyle olsa insanda bir heyecan olur de mi? O da yok ki artik. Okulu sakin bitirmeyin diyorlar ama her sey zamaninda guzel. Sevdigin insanlar olmadiktan sonra 10 yil okusan n'olucak ki?
Bu arada limit'i ogrendim ama mesela benim okulda tanidigim insan sayisi 1/t gibi bir fonksiyon olsun. t'de okulda gecirdigim zaman. t sonsuza giderken tanidigim insan sayisi 0'a yaklasiyor ve limitini alirsam sayet fonksiyonum 0'a esittir. (Nasilim?)
Artik ne zaman "Nietzsche is dead" t-shirtlerini gorsem "Baris is dead" diyesim geliyor. Baris oldu yeni dogan cocuga milliyet adi verildi. Biraz sovu seviyor sanirim. Sovenizm dicem ama cogu kisi pek bilincli olmadigi icin bu konuda daha ziyade "ezbercilik" diyorum ben. Sey gibi ilkokul siralarinda bize ezberletilen derser gibi. Kaz daglari Karadeniz Bolgesi'ndedir ve Teroristler kotudur. Dogu Anadolu'da karasa iklim gorulur ve terore lanet okunmalidir vs vs.
hii bir de ge ilkokul siralarindan gelen bir baska ezber ki sanirim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde ezberletilir bu. Her insan esittir, din dil kultur renk ayrimi yapilmadan, zaten ben de insanlari ayirtetmem ama bir tek zencileri ve kurtleri sevmem. ?!??!! Ulkelerin sinirlari niye var ki gibi bir utopyadan zaten coktan vazgectim ama hala bir insan oldugunude irkina ya da dinine gore daha cok ya da daha az (belki de hic) uzuluyoruz ya da uzulmuyoruz bunu anlayamiyorum iste. Turkiye icin olenler sehit digerleri ise olu! Madem oyle madem sehitler icin ulusal yas ilan edilmesi isteniyor o zaman sinirotesi operasyon yapilma hic Turk olmeyecek mi? 19 yasindaki gencecik gencler gule oyna geri mi donecekler operasyondan? Oturdugumuz yerden ahkam kesmek msn'e Facebok'a Turk bayrakli fotograflar koymak 80 sonrasi gencligin yeni "trend"i olsa gerek. Bu konuda cok sey soyleyesim var ama kimseyle tartisasim yok cunku Insansil yaklasimlardan en ufak bir taviz veresim yok.
Gunlerdir icimde biriken seyleri doktum rahatladim. Blogumu bir kez daha cok sevdim.
Bu siralar inanilmaz icesim var, hem de oyleboyle degil sabahlara kadar ama oylek gurultulu bir yerlerde degil boyle gece karanliginda sahil kenarinda mesela.
Sinema sezonu basliyor. Gecen hfta filmekiminde iki film ustutste yapinca yeniden mutlu gunlerime dondum. Hafta sonuda nihayet Yasamin Kiyisinda'yi izleyecegimi umuyorum. Yasasin!!!
Avsa tayfasina ve bir kac kisiye daha tiyatro organizasyonu yaptim. Gecen seneki ilk tiyatro organizasyonu oyunun cok begenilmemesinden oturu hala anilsa bile ben gene de kararliyim. Bu sefer daha cok begenilecegini umuyorum. 10 biletim var bakalim hepsine bir sahip bulucak miyim? Yahu Facebook listemde 250 arkadasim var ama hala tiyatro adam bulurken zorlaniyorum. Yuh diyorum kendime.
Bir de otobuslerdeki aktarma olayi kalkti. Gerci artik il binisten sonra iki saat icinde her bindiginiz otobus icin daha az bir fiyat oduyorsunuz ama aktarma iyiydi yahu. Taksim'e giderken Levent'e kadar otobus ordan da metroyu kullanmak iyi oluyordu...
O degil de Facebook diye bir sey cikmis. Herkes ordaymis. Boyle Yonja gibi bir seymis. (hehehe artik her konusmayi boyle sona bagliyoruz)
14 Ekim 2007
Yamuurrr Yamuur Yağğmur Yağmur
Yamuurrr Yamuur Yağğmur Yağmur
Geri verecek buharlasan sevgimizi
Bu siralar elime ne gecirsem okumak istiyorum. Boyle gec kalmisim bazi seyleri okumak icin ve zamana yetismek icin iki kat efor sarfetmeliyim gibi...
Yazilan seyleri zamaninda okumak guzel be!!! Boyle hissede hissede.
Simdi gel de mesela "ben onu onun beni sevdiginden daha cok seviyordum" vs. vs. olan bir yaziyi oku. Dıııdıtdııttdıdıdttt gibi.
yalanlar yalanlar yalanlar
bulutlarin ardindaki gunes gibi gercek
Ağrı Dağı Efsanesi'ni okumak istiyorum. Yarin olsun ki okumaya basliyim istiyorum.
13 Ekim 2007
Matematik Sorusu
Kitap adi: Isletme Matematigi
Yazar: Prof. dr. müh. Yilmaz Tulunay
Sayfa: 173 soru :
Amerika'ya lisansüstü çalismalar yapmak üzere giden Mehmet, iki kiz arkadas edinmistir. Bunlar Mary ve Nancy'dir. Mehmet'e göre;
a-) Mary olgun bir kizdir ve klasiklerden zevk almaktadir. Böyle bir yerde onunla 3 saat birlikte olmak 12 dolara mal olmaktadir. Diger taraftan Nancy daha çok popüler eglenceleri yeglemektedir. Onunla böyle bir yerde 3 saat birlikte olmanin maliyeti de 8 dolardir.
b-) Mehmet'in bütçesi gönül islerine ancak ayda 48 dolar ayirmasina olanak vermektedir.
Ayrica, derslerinin ve çalisma kosullarinin agir olusundan dolayi, kiz arkadaslarina en fazla ayda 18 saatlik süre ve 40.000 kalorilik enerji ayirabilmektedir.
c-) Mary ile her bulusmasinda 5.000 kalori enerji harcayan Mehmet, Nancy için bunun iki katini harcamaktadir. Eger Mehmet'in Mary ile bulusmaktan bekledigi mutlulugu 6 birim ve Nancy ile bulusmaktan bekledigi mutlulugun da 5 birim oldugunu biliyorsak, mutlulugunu maksimize etmek isteyenMehmet'in sosyal yasamini nasil planlamasi gerekecektir?
grafik ve cebirsel yoldan bulunuz.
Bir ögrencinin cevabi:
(Cevap kirmizi noktali olup gereken etkiye zarar verilmemesi icin hicbir yer biplenmemistir. Bu nedenle 18 yasindan kucuklere okutmayiniz. Ya da okutun ya bana ne)
Sayin hocam, bu Mehmet serefsizi buradan Amerika'ya lisans üstü çalisma yapmaya gitti de herifin s...nin derdi bize mi düstü? Biz burada tahsili birakip kariya, kiza dalsak bizi de böyle ballandira ballandira kitaplara yazar misin? Neyse geçelim sordugunuz sorunun cevabina;
a-) Bir kere bu Mehmet ibnesinde iki hatuna ayri ayri zaman harcayacak g.. de, para da yok, sikarrrr. Ayrica dünya piyasalarinda saati 100 dolardan açilip minimum 50 dolara kadar düsen tarifeler göz önüne alindiginda, 3 saati 12 dolarlik yada 3 saati 8 dolarlik karilardan hayir gelmez. Muhtemelen Mary 68, Nancy 79 yasindadir ve ikisinin de bugüne kadar yattiklarinin haddi hesabi yoktur. Bu durumda Mehmet'in hem vakit darligi, hem kadinlarin hali, hem de para yoklugu sebepleriyle bu iki orospuyla grup sexi yapmasi gerekir.
b) Mehmet'in bütçesi (bu gönül isi tabirini ben anlamadim) sevismek için ayda 48 dolara yetiyorsa zaten bu o.....çocugunun masturbasyon yapmasi daha uygun olur. Böylelikle iki ay para biriktirip bu çuvallarin yerine dogru dürüst bir kariya ziplar ve ayirdigi 40.000 kaloriyi hakkiyla harcar.
Ama siz bu cevabi kabul etmeyeceginiz için söyle cevap verelim; Mehmet'in bütçesi 48 dolara yettigi için ancak grup sex yapilacagindan pazarlikla miktar iskontosu alinir ve bütçe rahatlatilir. Böylelikle ayda ayirdigi saati 3 saate bölersek 6 kez yapmis olur ve her sevismede 40.000/6= 6700 (yaklasik) kalori harcar. Bu hayvan bir seferde kesintisiz 3 saat ziplayabiliyorsa zaten amerikada kalmasi ve buralara dönmemesi hepimiz için hayirli olur.
c-) Mehmet, Mary ile her bulusmasinda 5.000 kalori harciyorsa yukaridaki hesaba göre Nancy'ye sadece 6.700 - 5.000 = 1.700 kalori kalir ki bu da nancy gibi falafos bir motoru sadece gidiklar. Bu durumda birinden 6, digerinden 5 birim zevk alan mehmet'in mutlulugunu maksimize etmesi için kendisini de birilerine d..dürmesi gerekir.
Sonuç olarak bu ise alisan Mehmet'in bundan sonraki sosyal yasantisini kasarli bir ibne olarak planlamasi gerekir. Bu sayede ayda 48 dolar tasarruf sagladigi gibi üste para da kazanarak bütçeyi de düzeltir.
Not: Olayi bir yerde okudum, hic bir alakam yok. O nedenle bundan fazlasini bilmiyorum.
12 Ekim 2007
Marti Bile Olmadan
"Hüznüm bile yorgun"
Dogumgunu, yilbasi, bayram vs. gunler icin gerekli enzimlerim yok benim. Sindiremiyorum ve kusuyorum.
Sahilde hava karardiktan sonra elde bira kulakta mp3 player'in doyumsuz zevkini kac kisi biliyor acaba? Tum sapiklara, "gecenin bu saatinde bir kiz tek basina sahilde oturmus icki iciyor tovbe tovbe" lere ragmen yalniz olabilmek... Ya da aslinda yalniz olmak ister gibi gozukmek. Ya da aslinda yalnizligini sadece imkansizlar icin yalniz birakmak istemek. Ya da... Oyle bir seyler iste.
"yalnızlık
yüzüme vurur geçer zamansız"
07 Ekim 2007
05 Ekim 2007
04 Ekim 2007
Ben zaten okudugum kitaplarin ya da dergilerin begendigim kisimlarini bir kenara not etmeyi severim. Su an varolmanin dayanilmaz hafifligini oku(yami)yorum. Beni sarmadi kitap o kadar. Belki kafam karisik diye cok konsantre olamiyorum okuduguma ondan. Ama zor geliyor bitirmek. Bir yandan bitirmek de istiyorum. Sanirim baska bir kitaba daha baslayip bir kac ayda bitiricegim "Varolmanin Dayanilmaz Hafifligi"ni.
Soyle bir baktim ne koysam diye. Aklima ilk Ay Sarayi geldi. Paul Auster ile tanistigim kitap. Daha dogrusu tanistirildim. Bir "Paul Auster" hayrani tarafindan. :)
"Omrumde ilk kez bir hic oldugumu farkettim. Buna uzuldugumu sanabilirsiniz ama hic sarsilmadim. Baslangicta afalladim ama ilk sokun etkisi gecmeye baslayinca olmusum de dirilmisim gibi, canimi kurtarmisim gibi bir canlilik geldi."
"Hep yanlis zamanlarda dogru yerde, dogru zamanlarda yanlis yerdeydik"
Bir tane de Paulo Coelho'dan gelsin madem. "Bir varmis bir yokmus. bir zamanlar, Maria adinda bir fahise yasarmis" diye baslayan "On Bir Dakika" kitabindan.
"Amacimin aski anlamak olmasina, her gonul verdigimin canimi yakmasina ragmen, ruhuma dokunanlarin bedenimi uyandirmayi basaramadiklarini, bedenime dokunanlarinsa ruhuma ulasamadiklarini goruyorum."
Edit: Yanlis anlamisim ben ama olsun alinti olarak kalsin bu yazi da. Pasa cevap bir ustteki yazi
Quantization Sucks
Icinde fizik olan her sey benden uzak olsun lutfen. Sevmiyorum ya n'apiyim. Hem sevmiyorum hem anlamiyorum. Isteyen bunun icin bana gerizekali diyebilir yani ama elimden gelen bir sey yok. Phys130 alirken sevgili Turgut hocam (kendisini de cok severiz) devamli sorunuz var mi derdi ben de hep "Hocam biz n'apiyoruz ki simdi" diye sormak isterdim. O derece sorunum vardi yani. Gerci kac kisi fizik ogrenerek gecti bu okulaki fizik derslerini merak ediyorum.
Neyse konu bu degil, ne diyordum?( Deniz'e bir oda ver baba! diyesim geldi bu cumlenin ustune.) Kariyer falan filan... Sanki her animi calisarak gecirmeliymisim hissi. Uyuyamiyorum geceleri. Salona gidip televizyonu aciyorum, beynimi dagitsin hayatima konsantre olmayayim, aptal oliyim ve sonra uyuyakaliyim diye. Ise yariyor ama bu kez de ruyalarim sacmaliyor. Gecen aksam Esin'in kalbini kiriyordum sabah hala etkisi suruyordu...
Ozel derse basladim ama sanirim baslamasiyla bitmesi bir oldu cunku cocgun benden nefret ettigini saniyorum. Halbu ki ben onu cok sevmistim(!). Cocuga bir saat "protonun cekirdekte bulundugu icin transfer olamayacagini anlatıp molekülün yukunun olmasi icin elektron alip vermesi gerektigini" anlattiktan sonra, hala ilk problemde protonu gonderdi. Sonra da ama bir saattir boyle diyorsun diye beni sucladi !??!?!! Ustelik, defterinde kendisinin cozdugunu soyledigi bir soruyu benim yanimda tekrar cozmesini istedigimdeyse, cozemeyip ama boye olmaz sen cozup bana anlatmalisin dedi. Cok bilmis kerata.
Ya tutiyim cenemi diyorum ama olmuyor. Burdan tuumme ebeveynlere selam ederim. Boyle devam edin...
Neyse sonra tekrar üzerinden gectik her seyin ve bir kac soru cozdu. Bu kez de "acilidim burda super cozuyorum niyeyse sabah okulda tikanmistim cozememistim" demez mi. "Ulan burda sana bir bucuk saattir konuyu anlatiyorum yuz tane soru cozdum ondan yapabiliyorsun" demedim tabii. Malum ekmek parasi.
Irem'le gecen gun tam gazdik. O burs alicak ben de ogrenci buldum ya (tabii bunlar daha derse gitmeden once konusuluyor), once Ispanyolca kursuna gitmeyi planladik. Sonra Ispanya'ya gitmeyi. Hatta interrail yapmayi. Sonra Isvicre'ye Mine'nin yanina gidelim, ordan Amsterdam'da Andreas'i ziyaret edelim dedik (cok yakinlar ya). Sonra Isvicre'ye trenle gidelim dedik. Ama internetten baktik cok pahaliydi, gene ucagi tercih etmeye karar verdik. Sonra kisin Isvicre'ye yazin Ispanya'ya gitmenin guzel olacagini dusunduk. Ben bir ara Emre ile havacilik kulubune girmeye karar verdim ve en son da latin dans kurslarina gitmeye karar verdik. İste yanimizda Esin gibi mantikli bir insan(!) olmayinca boyle oluyormus...
Dersten donerken Kalender orduevinin onunden gectim. Resmen anilarim canlandi. Az yemek yemedik orda. Ardindan da cay icmeler.
Pelin: "Ben de 3 milyon var. Cay ne kadar acaba?"
Garsonluk yapan asker: "100 bin lira"
Pelin elindeki paraya bakar ve:
"30 cay!!!"
(ehehee)
Cenem dusuk bugun, haftanin birikimi oldu. Bir de sey dicem. Ozlememek kotu bir sey, ama ozlememisim. Ben de hataliyim cok belki ama ben cocuktum. Neyse....
Hala Pan's Labyrint'i izlemedimki 1 senedir istiyorum. Cus diyorum kendime.
30 Eylül 2007
Kir cicegi
28 Eylül 2007
Uykusuz Her Gece
Turist gezdirir gibi hissettim kendimi. Bir turiste bir gunde yedirilebilecek her seyi yedik beraber. Bebek'te mini dondurma, Bambi'de kasarli durum doner, Inci'de profiterol, Nevizade'de bira ve sonra da Midye dolma.Bienali de gezdik. Aslinda bir kac yer gezme planimiz vardi ama ayaklarimiz ve acligimiz buna izin vermedi. Antrepo 3'u gezebildik sadece. Antrepo 3, Istanbul Modern Sanatlar Muzesi'nin bahcesindeymis bu arada her ne kadar sora sora Bagdat bulunsa da. Yukaridaki yazinin degisik versiyonlari da mevcut ama ben bunu koydum buraya. Kadin olmak diyelim.
Tam da bir kac saat once yukaridaki resmin t-shirtlerdeki versiyonundan bahsetmisken buna rastladik Antrepo'da. Cok basarili olmus. En begendiklerimden biri oldu.
Bir de Deniz sayesinde gordugum markalardan bir calisma vardi ki kesinle favorilerime ekledim. Fikir kime aitse istedigini basarmis. Coca cola, nike, pepsi gibi markalarin amblemlerinden hali motifine benzer bir motif meydana getirmisler. Kesinlikle gorulmeye deger.
Hiii unutmadan Antrepo'da M.Ö 500 yilindan 2007 yilina kadar dunya haritasinin nasil degistigini gosteren bir video da izlenebiliyor. Giden kacirmasin.
Eger duvarin dibine oturmus garip sesler cikaran bir kiz cocugu gorurseniz de sakin korkmayin... Hatta gidin o kizin ustune oturun. (Deniz'e selam ederim!!!)
Antrepo bitti sirada AKM ve İMÇ var ama ben en cok Gecegezenlere katilmak istiyorum bu uykusuzlukla...
26 Eylül 2007
PTT
24 Eylül 2007
İzlem -2-
Teyze oldum ben bugun. Aslinda kuzenim dogurdu ama olsun ben "teyze" oldum gene de. 3 kilo 370 gram'in teyzesi :):)
Iyi ki dogdun!!!
I Can't Lieeeee
Scissors yazmak ne kadar zor ya. Edward Scissorshands'e altyazi bulucam diye sacmalayip durdum bir ara. Oldum olasi bu kelimeyi sevmedim sevmicem de.
Bonsailer super bitkiler degil mi? Saksida bir seyler buyutmek istedigimde ilk alacagim sey Bonsai olucak. Bonsai ile tanismam da gecen yaz oldu. 3 hafta olu bir bonsai ile ayni evde yasadim ve olu olmasina ragmen cok eglendim. Dusun bir de canli olsaydi...
Vakti zamaninda, konustugunda dunyada sineklerin bile vizildamadigini dusundugum biri bana "huzur evde mi aranmalidir ki" demisti. Ben de sehrin kalabaligindan kacmak icin eve siginir insan gibi dusunmustum. Meger evin huzursuzlugundan kacmak icin sehrin kalabaligina karismak gerekebiliyormus.
Bir de New Jersey'de hic tanidigim var mi benim ya???
22 Eylül 2007
Le Petit Prince
21 Eylül 2007
Mubarek Ay
Simdi once oruc tutanlar ve tutmayanlar olarak bir ayriliyorlar.
Once "tutanlar"
-30 gun araliksiz tutanlar ki ne diyebilirim herkes inancinda ozgur ve bir seye inaniyorsan onun gerekliligini yerine getirmek bence buyuk bir erdem. Hii tabii farz ve sart olan seylerden isime geleni yaparim isime geleni yapmam mantigini erdem olarak gormuyoruz. Saygimiz gercek muslumanlara.
-Bir kac gun oruc tutanlar ki biraz sanki kendilerini mi kandiriyorlar acaba? Bilmiyorum ben bir sey demiyorum ama eger 3 gun oruc tutanla 30 gun tutan ayni yere gidiyorsa ....
Simdi "tutmayanlar"
Bu oruc tutmayanlar iki sekilde birbirlerinden ayriliyorlar;
Birincisi inanclarina gore;
- Ateistim ulan ben, ne icin oruc tutucam diyenler (ki bunlara ne diyebilirim ki cehennemde gorusuruz diyip salak bir espri ile diger gruba geciyorum.)
- Allah inanci oldugu ve Muslumanligi sectigi halde tutmayanlar (ki rahatsizligi oldugu icin tutmayanlar elbette ayri). Anlamadigim durumlrdan bir tanesi bu. Evet muslumanim, Allah'a da inaniyorum ama oruc tutmuyorum. Peki Ateistten daha mi farklisin? Ona göre evet bense pek fark goremiyorum. Ben bir otorite miyim elbette degilim. İlahiyatcilara sormamiz lazim ama Zekeriya Beyaz su an mesgul Lerzan Mutlu yanaklarini isiriyor da su anda.
Ikincisi ise ramazan ayindaki davranislarina gore;
-Oruc tutmadigi halde kalabalikta bir sey yiyip icmeyenler; Bunun cesitli nedenleri olabilir: Oruc tutmadiginin anlasilmasini istemedigi bir ortamda olabilir ya da diger insanlarin cani cekmesin diye olabilir.
- Gunluk hayatina Ramazan'da da devam edenler, nerde olursa olsun susadiginda suyunu icen vakti geldiginde yemegini yiyen. Hiii bu insanlara bazen uzayli muamelsei yapilmiyor mu? Elbette yapiliyor. Garip garip bakmalar, bazen sozlu satasmalar. kardesim orucluyuz burda ne yiyorsun kofteni kokuta kokuta. Yahuuu sen de senelerce baskalarinin burnuna kokuta kokuta yemedin mi o köfteleri. O zaman 1 ay kimse yemek yemesin iftara kadar. EE nerde kaldi irade o zaman? Hem sen ac kalip sevap kazanicaksin ama digeri hem ac kalacak hem de sevap mevap yok. Baskaa bir arzunuz?
...
Goruldugu uzere artik kendimi dini konulara da adadim. Ben diyorum bana tatil yaramiyor diye ama nafilee. S.O.S'ime kimse cevap vermedi. Neyse ki okullar aciliyor...
Dedicated to a "special friend!!!"
Hiii bir de 13 yildan beri bir insanla bir kez bile tartismamissaniz aslinda tam da sozlerin kifayetsiz kaldigi yerdesinizdir ama olsun ben gene bir kez daha onu cok sevdigimi belirteyim :)
Oscar'in Kiyisi -2-
20 Eylül 2007
Fatih Akin Oscar'in Kiyisinda
Canim yonetmen, "filmim" im juli'ye hayat veren Fatih Akin son filmi "Yasamin Kiyisinda" ile Almanya'nin "en iyi yabanci film oscari" aday adayi. Gerci biz henuz filmi goremedik 26 Ekim'de Turkiye'de vizyona giriyor ama olsun.
Tum gun gozumden kacmis olan bu haberi az once Beyazperde'de gordum ve uykusuz gecelerimin son demlerini yasadigim su dakikalarda resmen kalp atislarimi hizlandi, zihnimi acti. Hemen blogumda bunu paylasmam gerektigi hissettim.
Zaten "en iyi yabanci film oscari" tum oscarlar icinde en buyuk zevkle takip ettigimdir cunku hakikaten iyi filmlerle tanismama vesile oluyor. Umarim "Yasamin Kiyisinda"yi da bu kategoride goruruz. Hele bir de oscari alirsa, o zaman Fatih Akin dunya capinda cok unlu bir yonetmen olabilir ve tum bencilligimi bir kenara birakip im juli'yi de dunyalarla paylasmam gerekebilir ama artik n'aapalim.... (!)
And the Oscar goes to "Yasamin Kiyisinda-Fatih Akin" (umarim, umarim...)
18 Eylül 2007
10 Eylül 2007
07 Eylül 2007
Bicak Sirti
İstanbul Modern Sanatlar ve "Pilav" Muzesi
Bugun Esin'le Istanbul Modern Sanatlar Muzesi'ne gittik.Kirmizi haliyla karsiladilar bizi (ehuehue) Bienal'in 20. senesine ozel, ilk dokuzuna iz birakan eserlerin bir derlemesi vardi. Eserler bir yana koca bir kazan pilav getirmislerdi ve pilav yeme ve tartisma yeri
duzenlemislerdi muzenin ortasina. Bu kadar muze gezdik, Dresden'e giderken bize eslik eden Fransiz sevgili yol arkadasimiz Helene sayesinde iki gunde nerdeyse 20 muzeye bile girmisligimiz var ama boyle bir sey ne gorduk ne de duyduk simdiye kadar. Ustelik pilav cok lezzetliydi. Kimin aklina gelmisse cok iyi dusunmus.
Zaten bu Bienal'lerdeki ilginc fikirlere oldum olasi
hayranlik beslerim.
Fotograf makinasini otomatik cekime ayarlayip 30 metre otede poz veren arkadaslarinizin yanina kosmayi denediniz mi hic?? Bence deneyin, inanilmaz eglenceli!!! Esin kamerayi ayarlayip yanima kosaken o kadar eglendim ki...
Yalniz fotograftaki sol 3 sahis hakkinda hicbir bilgiye ulasamadik.
Bu da bir Esin-Duygu klasigi. Gittigimiz yerlerde kendi kendimize cektigimiz bir fotografimiz olmali. Bir keresinde Esin cekmisti amakendi cekerken bile baska bir yere bakiyordu (hehe), o yuzden genelde ben cekiyorum bunlari. Bir de arka fonu cekebilsek super olucak. "Diriririn Gadget kollari." Keske bende de olsa...
Veee son olarak: "Ben ve Vespa". Benim ne zaman iki tekerli motorlu bir aracim olucak ya???
03 Eylül 2007
Pusu
Arada alinan patlamis misir bitmedi diye bir film daha izlemek, saat onda evde kimse olmayinca film izlemek niyetiyle telefona sarilip kendini bir anda elinde biranla sokaklarda bulmak, once tatli sonra tuzlu sonra tekrar tatliyla devam eden kisir dongu.... Tilan Ispanya'ya gitti. Ben simdi kiminle once sahilde kayaliklarda ya da cimlerde bira icip gece 3'e kadar Taksim'de gezicem???
Elbette en az Tilan kadar sevdigim dostlarim var burda da ama herkesin hayatindaki yeri ve paylastiklarin farklidir ve yaptigim seylerden Tilan'la paylastikalrim en cok zevk aldiklarimdan en cok "ben" olanlardan. Bunlari xxx'lerle yapsam egreti durur siritir sanki.
Birileri artik zaman makinasini icat etse...
26 Ağustos 2007
See no Evil Speak no Evil Hear no Evil
25 Ağustos 2007
The Unbearable Lightness of "Being"
Meger insanin hayatta belli bir kavgasi varmis ve bu kavgasi ugruna savunduklarini kimsenin ezmeye calismasina izin vermezmis.
Meger insan bir seye "hayir" dediginde de kendini kus gibi hafif hissedebilirmis .
Ohhh be...
20 Ağustos 2007
Nasil Anlatsam Nerden Baslasam Mmm...
Yilllar sonraki MFO konserim... Daha onceki MFO konseri bizim okuldaydi ve ben belki de o anda yanimda en cok olmasini isteyecegim kisilerle o konserdeydim. Simdi hayatimda olmayan kisilerle yaptigim seyler tekrar yapmayi o yuzden seviyorum; MFO'yu her dusundugumde artik bu konseri animsayacagim. Kale Cafe'nin onunden her gectigimde bu seneden itibaren bizim bolumdekilerin aklima gelmesi gibi...
5 kisi birden cift kisilik davetiye kazandik ve yaz mevsiminde oldugumuz icin en fazla 9 kisi olabildik konsere giden ama son bilet de elimizde kalmadi. Kapinin onunde Dilan'in okuldan bir arkadasi bilet ariyordu ve son biletimizi de ona verip hayirlara vesile olduk.
Konser Kurucesme Arena'daydi ve muzik sisteminden falan anlamam denize sifir oldugu icin cok seviyorum orayi. Hele bir de MFO olunca ...
Cok guzel bir konserdi. Ozkan gene cok formundaydi sarkilar gene "duygu" yukluydu. Psikopat'ta Cem Yilmaz sicradi sahneye. Sarkisini soyledi selamini verdi gitti. Sira "bis" yapmaya gelince hic seyirciyi yormadilar. hemen geri geliverdiler. Ve kolumuz bacagimiz tutana kadar da konser vermeye devam edicez dediler. Bir de Turkcell'in sahnesinde olmalarina ragmen illa ki Turk Telekom demeyi de unutmadilar. (Reklam saati)
Sonra da Taksim! Benzemez kimse sana! "Oldies" partisine goturulduk Balans'ta. Zaten yarisi bizim okuldandi ordakilerin. Hani icinizde biraz dans etme arzusu varsa, 80'ler 90'lar bunu bir kac kat arttiriyor.
Ne zamandir bu kadar eglenmemistim sanirim. Ve eylulden sonra da zor bulurum.
Deniz masmavidir, ne güzel
Ama insanlar görmez bazen
Şiirler, şarkılar, masallar
Ama insanlar duymaz bazen
Üzme kendini, ümitsiz gibi
18 Ağustos 2007
...
Magnet
Ozel biri icin ozel bir magnet alip, ozel kisi ozelligini kaybedince magnetin de ozelligini kaybetmesiyle verilmeyen magnetler,
Ozel birinin size aldigi ama son yasanalardan sonra baktikca sadece kalbini acitan magnetler,
4 euro'ya alinip sonradan pisman olunanlar (cebinizde bes para kalmadigi gunleri dusunerek)
O an icin size super bir hediye gibi geldigi icin olanlar,
Kardesiniz gibi sevdiginiz bir "ufaklik"in hediye ettigi,
Kirk yil arasam da bir daha bulamam diyerek alinanlar,
Arkadasiniz da aynisindan aldi diye alisveris cantasina eklenenler,
Her baktiginizda size hep ayni kisiyi hatirlatananlar
...
Sevmiyorum magnetleri. En guzeli kart yollamak! Hem bir seyler de yazabiliyorsun.
16 Ağustos 2007
Fortune-Teller
15 Ağustos 2007
12 Ağustos 2007
İzlem
11 Ağustos 2007
Yıldızlarin Altinda Tiyatro keyfi
Program da soyle:
5 Ağustos: Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, "Ben eskiden küçüktüm"
6 Ağustos: Nokta Tiyatrosu, "Tanıştırayım burası Türkiye"
7 Ağustos: Hadi Çaman Topluluğu, "Aşkın yaşı yoktur"
8 Ağustos: Nejat Uygur Tiyatrosu, "Deliye her gün bayram"
9 Ağustos: Tevfik Gelenbe Tiyatrosu, "Tepeden inme"
10 Ağustos: Virgül Tiyatrosu, "Çat kapı"
11 Ağustos: Kartal Sanat Tiyatrosu, "Hayatımız köşebaşı"
12 Ağustos: Enis Fosforoğlu Tiyatrosu, "Ağustos Böceği"
13 Ağustos: İstanbul Halk Tiyatrosu, "Can Tarlası"
14 Ağustos: Tiyatro Kedi, "Omuzumdaki melek"
15 Ağustos: Tiyatro İstanbul, "Kaçamak"
16 Ağustos: Tiyatro Seyirlik, "Azizname"
17 Ağustos: Tiyatro Komedi, "Papaz kaçtı"
18 Ağustos: Müjdat Gezen Tiyatrosu, "Uçurtmanın kuyruğu"
19 Ağustos: Tuncay Özinel Tiyatrosu, "Yüzleşme"
Meğer Helene Türkmüşş...
O degil de, nedir bu savas filmlerinin cazibesi?
Son bir sey; Aniden "Simpsons" izlemeye karar verseniz bile orijinali gosterilen bir yerlerde izleyin. Hii bir de sadece Turkce dublajli versiyonu geldi Turkiye'ye yalanina kanmayin. Her yerde orijinali var.
09 Ağustos 2007
27 Temmuz 2007
26 Temmuz 2007
Asgari Ucret - Azami Kesinti
ASGARİ ÜCRET | 585,00 |
SSK PRİMİ % 14 | 81,90 |
İŞSİZLİK SİG.FONU % 1 | 5,85 |
GELİR VERGİSİ %15 | 74,59 |
DAMGA VERGİSİ % 06 | 3,51 |
KESİNTİLER TOPLAMI | 165,85 |
NET ASGARİ ÜCRET | 419,15 |
Demek ki neymis? Devlet bana her ay 165,85 ytl'lik hizmet sunuyormus. Vay be...
25 Temmuz 2007
18 Temmuz 2007
İs Hayati Zor Be Monşer!!!
Her sey iyi guzel, yemek veriyorlar, servisi var, ehh biraz para da veriyorlar. Ama gene de bir sorunum var; telefonla Ingiltere'yi aramami istiyorlar!!! Isın komik yani icime mi dogmus ne mulakatta Ingilizcen nasil diye sorduklarinda iyi ama biraz telefon konusmalarinda zorlaniyorum. Ozellikle Ingilizler cok hizli konusuyorlar demistim. Hadi bunu demesem gene iyi. Daha ilk gun Ingiltere'yi arayip bazi dosyalari mail ile yollamalarini istemem soylendi... Eee bir destur de mi? Simdilik sekreterler ile anlasiyoruz. Anlamam gereken kelimeleleri suzup gerisini eliyorum.
Napalim, Ingiliz hocalarimiz vardi da biz mi kacindik onlarla konusmaya. Hiih!!!
17 Temmuz 2007
Zibidiiii
Bir arkadasim bizi ne zaman bu toplarla gorse zibidi diyor. Karsidan oyle gozukuyormusuz. Halbuki ne alaksi var de mi???
Bu arada Taksim'de bu siralar ufak gosteriler yaparak para kazananlar baya cogaldi. Biz de hemen yaratici ruhumuzu konusturup kendi şovumuzu yarattik. İki jonglorden biri digerinin omzuna cikicak ve toplam alti toplari olucak. İkisi senkronize top cevirirken arada toplari degis-tokus edicekler. (asagida olan daha yuksege aticak ki omuzda olan tutabilsin, omuzda olan da havaya attigi toplardan birini tutmicak ki altindaki yakalasin). Yetkili mercilere danisicam ama sayin Divad hocam sanirim tatilde...
14 Temmuz 2007
Paranoyaaa!!!
Ama ote yandan seyi farkettim. Bir cocugum olunca hayati kendime zindan edicem. Onun bir yandan guvende oldugunu bilmek bir yandan da yapmak istedigi her seyi yapmasini saglamak... Hal boyleyken "uykusuz her gece". Ya mesela bir cocugun tek basina denize girdigini gorunce basliyorum onu izlemeye. Ya bir sey olursa, ya farkinda olmadan derinlere giderse? Ya da top oynayan cocuklar varsa denizde, toplari ne zaman kacsa gidip ben aliyorum vs vs.
Askin kimyasi paranoyaaaaaa....
13 Temmuz 2007
"Guzel ve Dahi" Gerzekligi
http://www.milliyet.com.tr/2007/07/13/yazar/temelkuran.html
Bugunku Ece Temelkuran yazisina ait yukaridaki link. "Guzel ve Dahi" adli yeni gerzek yarisma programina dair.
Tatil nedeniyle yeni baslayan dizilerden bir kac tanesine goz atmistim. Bu yazin modasi, eski yesilcam filmlerinin konularindan diziler "turetmek". Ben zaten yillar once televizyon seyirciliginden istifa etmistim ama, kendi anne-babam gibi "orta sinif" ve "orta yastaki" insanlarin en buyuk eglencesi hala televizyon ve ozellikle dizilerken bu kadar basarisiz yapimlari nasil utanmadan hala yayinlayabiliyorlar sasiyorum.
Bu sacma diziler yetmiyormus gibi hayatimda gordugum en gerzekyarismalardan biri de ekranlarda. "Guzel ve dahi" imis. Ece Temelkuran'in yazisini okuduktan sonra Youtube'dan bir kismini seyrettim de, mini etek ve dekolteli kiyafetler giydirilmis kizlara salak sacma sorular soruluyor ve bilemezse bu kizlar masanin ustune cikip dans ediyorlar bu super minileriyle. Onlara kocluk eden "dahi" erkekler de bu masanin dibine oturtuluyor ve ve bu super minileriyle dans eden kizlar seyrettiriliyor.
Nerden soze baslayacagimi bilemiyorum. Cocukken gece 12:00'de tuttu frutti yayinlanirdi biz de cocuk merakiyla izlerdik. Parasi biten yaismaci para kazanmak icin muzik esliginde dans ettirilir ve soyunurdu. Ama o programin adi en azindan tutti frutti idi ve erotik kusakta yayinlanirdi. Bu yarisma ise "prime time" midir nedir iste tam o zaman dilimine denk geliyor.
Yahu bu kizlarin anne babalari, teyzeleri, amcalari yok mu? Hepsi oksuz-yetim mi? Ya da hic mi akil verecek arkadaslari yok? Tamam guzelsin ama bu guzelligini neden kendini rezil etmek icin kullaniyorsun? Guzel kizlar aptaldir tezini mi ispatlamak amacin? Madem para kazanmak amacin kendini bu derece kucuk dusurmeden de pekala kazanabilirsin.
Peki ya o zavalli abaza muamelesi goren erkekler... Cocuk masanin dibine degil karsinina oturmak istiyor ama izin vermiyorlar. Mecbursun; minili, masanin ustunde dans eden o kizlari alttan seyredeceksin. "Hani sen yillarca calisip boyle muhabbetlerden uzak kalmissindir al bu da sana bizim kiyagimiz olsun" mu demeye calismis yapimcilar.
Amerikalilar aptal diyen biz degil miyiz? Niye onlari taklit etmeye calisiyoruz ki???
07 Temmuz 2007
07072007
Herkes evlenmek cocuk dogurmak icin bu tarihi bekliyormus meger. Sezaryen patlamasi bekleniyormus bugun dunyada.
Ben de bir sansimi zorlasam mi ki acaba?
Dip not
Aaaa Bak Capon
Oncelikle ne zamandir uzun suren bir otobus yolculugu yapmadigimi farkettim ki artik otobuslerde kesinlikle uyuyamiyorum, hele de yanimda bir yabanci oturuyorsa. Zaten dizlerim problemli bilen bilir 5 dakika ayni pozisyonda oturamiyorum, otobuste bir de buna kafami nereye yaslayacagim sorunu eklendi ki halim tam evlere senlikti. Sonucta "suursuz Duygu" olarak vardim Ayvalik'a.
Sabah kahvaltisi ve odaya yerlesmeden sonra kendimi attim denize. Deniz buz gibi burda, hele de ilk sefer icin, ama benim deniz tutkumu, denizanalari bile azaltamadi soguk viz gelir...
Hava inanilmaz sicak ve ben off poff sesleri ile etrafi seyrettim gun boyunca. Ona buna mesaj attim belki Ayvalik'ta yazligi olan birilerini bulurum diye. Tamam aile saadeti yasicaz ama 1 hafta ya. 1 hafta! Yazik degil mi bana? Kimseyi bulamanin hayal kirikligi ile bir odaya bir denize bir Sarimsakli'nin merkezine gidip geldim gun boyunca. Bu arada burda cok guzel incik boncuklar, kupeler kolyeler var her geciste yeni bir tane daha begeniyorum.
Tam ilk gunu soylene soylene tamaliyordum ki beni o an en cok mutlu edecek seyi gordum. Bir grup insan voleybol maci yapiyor (yasasin). Tabii hemen atladim aralarina. Her gun oynuyorlarmis, gerci iki gun sonra cogu donuyormus evlerine ama olsun iki gun iki gundur.
Tam mac bitti denize giricekken etrafi cekik gozluler basti. Kim bunlar ya nerden ciktilar derken bizim otelde kaldikarini ogrendim.
Aksam yemeginde iki otobus dolusu cekik gozlulerden bir tanesiyle "you first" "no please you first" diye centilmenlik yaristirirken, Guney Kore'den geldiklerini ve sadece bir gece burda kalacaklarini ogrendim.
Yemek fasli bitti ve ben bilgisayarimi almis maillerimi kontrol ederken yemekte karsilastigim Koreli de bilgisayarini almis bir seylerle ugrasiyordu. Tabii, benim canim sıkılıyor onunki sıkılıyor konusmaya basladik. Arada oteldeki cocuklar gelip "koniçiiva" falan dediler. Tabii bizim zavalli Koreli nasil atlansin 10 yasindaki cocuga Japon olmadigini, Koreli oldugunu. Hadi ben diyorum o Japon degil Koreli diye ama ardindan bir baskasi geliyor bilgisayarinin menusu Japonca mi diye.
Artik vazgectim cocuklara aciklamaya calismaktan ve "biz turkler icin tum cekik gozluler Japondur" diyip isin icinden ciktim. Adini hic sormayin cunku sadece "chan" kismini telaffuz edebiliyorum.
Bir universiteden toplu olarak gelmisler ve bir kac sehir gezmisler, Chan da organizatoruymus bu turun. Fransiz dili ve edebiyati bolumunde okuyormus Kore'de ve yasitmisiz.
Tabii gece uzun olunca bizim sohbet ilerledi ve Ak parti'den Turkiye'deki secimlerden tutun da ABD'ye kadar her seyden konustuk. Usulca yaklasip sesizce Amerika hakkinda ne dusunuyorsun diye sorusunu gormeliydiniz. Sanki sormamasi gereken bir seyi soruyormus edasindaydi. Ama onunla ayni seyleri dusundugumu ogrenince o kadar rahatladi ki basladi icin dokmeye. Kuzey Kore'nin bugunku durumu ve bu hale gelmesindeki Amerikan etkisi, bir Koreli olarak Kuzey Kore'yi gorememenin can sıkıcılıgı vs vs.
Keske daha uzun kalsalardi ben raziydim herkese onlarin "Capon" olmadigini aciklamaya....
03 Temmuz 2007
Ayvalik- Cunda-Seytan Sofrasi
Avsa'daki yorucu ama inanilmaz eglenceli tatile nispeten bu tatilin daha duragan ve dinlenme seklinde gececegini saniyorum. Aslinda tam da bunu bekliyordum cunku okulda indirimli kitap satisi yapildigi donem yazin okumak icin kitaplar almistim, ayvalik'ta da su siralar bir tane bile tanidigim olmadigina gore firsat bu firsat. Anne baba ile cezasi icki fondipi olan bir seyler ya da vampir-koylu oynayamayacagimiza gore, yasasin kitaplarim. Mp3 playerımıda bugun yeniden duzenlemeliyim, raki sofrasi muziklerim yerine daha az efkarli hatta sozsuz bir seyler yuklemem lazim.
Bu arada Ayvalik'a daha once hic gitmedigim icin bu tatile cok seviniyorum. Yepyeni yerler gorucem, yasasin! En az bir kac gunu gezmeye ayirmak lazim ama hava kosullari ne kadar elverecek bakalim.
Sanirim bilgisayarimi da goturucem, napiyim benim sucum degil ya gece uyuyamamak, ustelik artik bir internetkoligim.
Bavul hazirlama vakti...
02 Temmuz 2007
Space
Sonra kep torenini.
O da bitince mezuniyet vardi aklimizda.
Peki simdi napicaz???
Bosluk girdi araya sanki...
Mezuniyet de Gecti
Gece genel olarak cok eglenceliydi, cogunlukta bizbizeydik, arasira tesrif eden kimya bolumunun diger ueleri, kimya muhendisleri, Avsa tayfasi ve sagdan soldan tanidiklarla bol bol fotograf cektirildi, sohbet edildi, dans edildi, gulundu, opusuldu ve vedalasildi.
Gecenin sonunu huzun kapladi, aglamamak icin direnildi ve en iyisi corbaciya gidelim denip, soluk Lale'de alindi.
Gecenin en şıkı Hurrem Sultan edasindaki Esin'di.
Gecenin bombasi tabii ki Eralp'ten geldi. Zaten bomba olaydan sonra (bu desifre etmiyim olayi) tadi kacti ve erken ayrildi.
Gecenin kilitleneni Murat'ti.
Gecenin saticisi beni icki kuyruguna yollamis kendi de yemek kuyruguna girmis ama bana yemek almamis olan Irem'di (bööööö)
Gecenin sanssizi her defasinda cekilisteki hediyeleri ucundan kaciran bendim.(Sanirim bu gece baska bir seyler daha kacirdim. neyse...)
Gecenin G.tü* (ki bir suredir rakipsiz birincilik ondaydi) gene ayni zat-i ali. Ancak bu kez bir de 2. var ki o da en az 1. kadar g.t...
Gecenin "cok sacma"si ise polislere corba icmeye gittigimizi soyleyen Pelinim'den geldi. Ne kadar "cocuksu"
* Bu g.t meselesi Avsa sinirlari dahilinde ortaya cikmis ancak ben Avsa tatilini henuz detayli yazmadigim icin bir cok insan bihaber kalmistir. Genel hatlariyla g.t bir suredir kullandigimiz tek kufur imaji sergilemekte olup, artik vampir oynarken oylamalarla vampiri degil aramizdaki g..tu belirlememize vesile olmustur.
01 Temmuz 2007
Bekarliga Veda Partisi
Tam arti yarin aksam mezuniyet var bu aksam iyi uyuyup tum enerjimi yarina saklamaliyim diyordum ki, baktim annemler disari cikiyorlar ee abim de arkadasinda kaliyor. Ben neden yalniz evde oturiyim de mi?
-Tilan annemler evde yok
- Hazal'in bir arkadasinin bekarliga veda partisi vardi Duygucan istersen oraya gidelim.
-Olur ben 15 dakikaya hazirim.
Bazen hic ummadiginiz yerlerde cok eglenebiliyorsunuz iste tam da bu aksam oyleydi. Gerci ne icersen ic ilk icki 20 ytl imis (oha demekte ozgursunuz). Guya giris ucretsiz olmus oluyo boylece.
Bir de zaten zorla park yeri bulmusken bir kac sehir kirosu arabanin dibine oturunca haliyle arabadan inemeyip baska bir park yeri aradik. Zorla feminist ol diyorlar. "Beyler" sizin yuzunden gece disari ciktigimizda tedirgin olmaktan biktiiikkkk. Biz sizi rahatsiz ediyor muyuz hic yahu???
29 Haziran 2007
Jeux d'enfants
Sevdigim filmleri hep birileriyle beraber tekrar izlerim ama nedense bu filmi atlamisim. Jeux d'enfants izlenecek birileri araniyor. (yanlis anlasilmasin hic bir art niyetim yok. valla... )
-Op beni. Var misin?
-Varim.
-Sev beni.
-Varim.
-Bu sen icin bir oyun mu?
-Hayir bir iddia sen soyledin.
-Otobusu kaciricaksin.
28 Haziran 2007
Sagrada Familia
Cok seviyom ben onlari cok seviyom ben cok seviyom cok!!
Kep Mep Falan Filan
Gunun en onemli olayi eski rektorlerden bir tanesinin (su an adini hatirlayamiyorum affetsin beni) uzun konusarak kimseyi sikmak istemem diyip 10 sayfa konusmasi. El insaf yahu, insanlar gunesin altinda kavruldular.
...
Cocugun biri elektronigi, 4:00 ortalamayla bitirmis ve MIT'den kabul almis. Kendisi hakkinda hic bir yorumum yok ama onu gorunce kendimi evrimini tamamlayamamis maymun gibi hissediyorum.
...
Bizim ailede boyle bir butunluk yok, olmadi olmicak babam mesela oyle kep toreni falan anlamaz sicagin altinda saatlerce oturmaz kimse de oturtamaz.
Annem 20 yillik sofor olmasina ragmen 2. kopru yolunda asla araba kullanmaz.
Abim, benimle ve arkadaslarimla takilmaz.
Ben... ben her zaman "of"layanim...
27 Haziran 2007
Duygu Evine Avsa Senin Neyine
Ayrintilar cok yakinda...
Artık biraz hayattan keyif almak kendi ihtiyaçlarınıza yönelmek istiyorsunuz Sevgili Oğlaklar!
Haftasonu civarı meydana gelecek beklenmedik, sürpriz olaylara hazır olun!
Bunca yillik oglakim, daha ilk defa burc yorumumu okurken isten bahsetmediklerini sadece asktan bahsettiklerini goruyorum. Hii onlar bahsetti diye benim 23 yillik hayatim birden degisecek mi? Tabii ki hayir....
13 Haziran 2007
Biz Buyuduk ve Kirlendi Dunya
ağaçlara ev kurardık
tatlı bir düş içinde
bir yere bir göğe bakardık
gönlümüz kuş gibiydi dostlar
dünyaya kanat açardık
tutsak değildik zamana
başına buyruk yaşardık
10 haziran 2007
Cok eglendim bugun. Sabah kahvaltisi okulun cimlerinde bolumdekilerle beraber yaptik. Beyaz peynir, kasar peyniri simit acma, ince belli bardakta taze demlenmis cay, kucuk pizza... Ne arasaniz vardi hem de. Langirt getirmislerid cimlere. Bir de turnuva duzenliyorlardi, Ilknur'la biz takim olduk.
"A-Takiminizin adi ne olsun?
B-Hmm bilmem ki ne olsa acaba?
C-Ahmet beyaz peyniri uzatir misin?
D-Beyaz peynir olsun.
B-Beyaz peynir olsun"
Ardindan Karaoke... Beyaz peynirler olarak langirta yetisemedik ama Beyaz Kelebekler'den bir sarki patlattik karaokede. 10 kisi sahneye cikinca "tam gaz" olarak, tek sarkiyla birakmadilar bizi haliyle, illa bir sarkida daha derken hayatimda bu kadar cok eglendigim seyrektir sanirim. Ardindan oynanan, tavla, langirst, voleybol ve renkli istop. "Oha be Duygu 6-0'da yenmez ki bir insan (ehuehue)"
Saat bese dogru Taksim'e uzanis, malum bugun bir gorevimiz var; Leb-i Derya'da Irem'e surpriz dogumgunu. Engin iyi dusunmus valla, ne super oldu. Boyle surprizler icin arkadasinin diger arkadaslarinin da telefon numaralarini onceden alman lazim, zor oluyor yoksa arkadasinin cep telefonunu gizlice yurut, tuvalete git, numaralari tek tek kaydet, sonra bazilarini gene de unut vs vs...
Leb-i Derya'da ""ilerde cok param olsun ki arada sirada gidebileyim""lerimden. Manzaraya karsi saatlerce hicbir sey yapmadan oturabilirim orda.
Herkes gene formundaydi o gun. Irem bir klasik olarak goz yaslarini tutamadi, Esin telefonda Engin'in demek istediklerini anlamayip gene bizi sasirtmadi (ehehe) ve Pelin de son ana kadar durdu durdu son dakikada gene pot kirip pasta gelmeden, bir pasta da oldugunu belli etti. Ben de gene bagira bagira sagimda solumda kim olduguna bakmadan konusmaya devam ettim, mumlari karakolda uflemek zorunda kalicaktik nerdeyse.
Ve gunes batar batmaz Leb-i Derya'dan ayrilip okula geri donduk, bizi Yeni Turku karsiladi. O kadar uzun zaman olmus ki onlari dinlemeyeli, resmen cok ozlemisim. Tilan, kizkardesi ve ablasi da bize katildi konserde. Kardesi ortaokulu yeni bitirdi, YeniTurku'yu pek bilmiyor yani. "Bizim zamanimizin grubu onlar pehhh" Telli telli de ilk ezberledigim sarkilari... Nasil biliyorlar ama costurmayi. Neymis 12'de biticekmis. Zaten sahneyi 11'de anca kurdular. Desibelin azalmasi gerekiyormus, inadina costu kalabalik Yedikule ile Telli Telli'yi hep bir agizdan soyledik, Cevriye'de deliler gibi oynadi.
Unutulmayan bir mezunlar gunu piknigi oldu. Seneye de olsun.
10 Haziran 2007
Yine mi guzeliz
Tam bir sinavlar donemiydi bu donem benim icin, en basit ornegiyle bir dersimin 4 vizesi 1 finali vardi gerisini siz dusunun artik.
8 Haziran cuma saat 17:00'dan beri tatildeyim. Henuz sabah uykusunun tadina varamadim ama en azindan sinav stresinden arindim.
Tamam Esin mezun oldu bir sonraki donem belki eskisi kadar goremicem onu ama acisini simdiden cikarmanin anlami ne ki? 3 gun 12'ser saat gorusmeyi gerektirmez de mi ama?
Dun tam bir senlik vardi. Son final cikisi Esin ile Taksim'de bulusup Bambi'de yemek yedik (bkz:rejime girmeden once deli gibi yemek yemek). Sonrasinda Taksim'de biraz don dolan. Uzun sure Taksim'i gunduz gozuyle gormedikten sonra o kalabaligini bile deli gibi ozluyorum. Ardindan Tilancan ve Femi ile bulus, geceye baslangic olarak Peyote' ye gidip Efes'len. Ardindan Murat, Tilan'in Ispanya'da tanistigi Amerikali Ian ve onun kuzeni size katilsin, gece boyunca hic susmayin;
"-Bu Amerikalilar da cok geveze oluyorlar,
-Sen bir de kizlarini gor"
Ve fotoooo....
Gecenin devaminda herkesin cosma istegi uzerine dans edebilecegimiz bir yerler aradik, bir kac basarisiz deneme sonucu, liferoof denen bir yere gittik (bir yer diyorum cunku ne adini ne sanini biliyordum dun geceden once). Bir kac "the cure" ve 80'ler 90'lar calarak her ne kadar sozlerini uyduran bir solistleri de olsa cikan grup gonlumu fethetse de, arada calan "hoppen cubben" sarkilar ve aranin uzunlugu "eehhh" dedirtiyor tabii.
Gece ucte eve donmeme ragmen sabah annemle normal bir "gunaydin" muhabbeti yapmak da keyif katsayimi arttirdi dogrusu. Kendimi o kadar da hazirlamistim "ama anne" ile baslayan cumleler kurmaya. Gerci o bile farkindaydi bitkisel hayatimin ama bazen bazi firsatlari hic kacirmiyor ne de olsa.
Bir de alkol aldiktan sonra her turlu spordan uzak durulmali. Resmen carpinti yapiyor kalpte.
02 Haziran 2007
Kimse Almasun Seni Yine Bana Kalasun..
Cok seviyorum ama bir kere de tuylerim diken diken olmadan dinleyemedim bu turkuyu.
Baska biri olabilsen kim olmak istersin deseler ya Sevval Sam derim ya da Zuhal Olcay. Ikisi nin de yeri baskadir benim icin. Ama o deniz gozler yuzunden sanirim Sevval Sam daha agir basardi.
Kazim Koyuncu icin ne diyebilirim ki? O zaten diyeceklerini dememis mi turkulerle? Ben iki kelime sarfetsem kac yazar ki? Sus ve dinle.
10 Haziran'da Piknik Var!
Haftaya 5 adet finalim oldugu icin dun gene 12 bucuga kadar okulda aldim. Hazir okuldayim beraber yemek yiyelim diye Fatma'yi aradim ve manzarada iceceklerini ogrendim. Gizli kelimeler agzindan dokulunce ne final ne organik kaldi beynimde ve birami alip kendimi manzaraya attim.
Ahmet Fatma ve Umit battaniyelerini bile hazirlamis egleniyorlardi. Tabii boyle ortamlara dahil olmaktan hic geri kalmam. Bir ara o kadar sacmaladik ki Ahmet'in babasinin Isparta'nin bir eyaletinin ihtiyar heyeti olduguna karar verdik. (gerci Ahmet benim babam yasli degil diye itiraz ediyordu ama o cumlenin neresi itiraz edilmeyecek gibi ki zaten)
Ve 10 Haziran piknik plani. Mezuniyetten sonra kim nereye dagilir,kimden bir daha haber alinir alinmaz... O yuzden bolumce bir piknik yapalim dedik ve 10 haziran mezunlar gununde bolumdeki herkese haber verip çimlere (bu sefer guneydeki) yayilicaz. Gerci cok kalabalik oluyormus ama erken bir saatte gidip yerimizi kapmayi planliyoruz. Artik gece nerde sonlanir bilmiyorum ama cok eglenecegimiz kesin.
La la lalala sarki soylemek geliyor icimden piknigi dusundukce...
31 Mayıs 2007
30 Mayıs 2007
Yin & Yang
Yin ve yang iki eşit güçtür fakat birbirlerinin karşıtıdırlar.
Yin'in gücü pasif, dişi, uysal, algilayici ve toplumsal olarak tanimlanir. Yang ise erkeksi, saldırgan ve toplumu umursamaz olarak nitelendirilir.
Karsitlar, birbirinden bagimsiz olamazlar.
Uyuma ulaşmak için yin ve yang'ın dengelenmesi gereklidir. Onlar birbirleriyle çatışmak yerine, beraber hareket etmelidir.
Kutuplar minnacık oranda bile olsa karsitini da icinde barindirir.
"Her iyiligin icinde bir nokta kotuluk, her kotulukte iyilik vardir.Hicbir şey siyah beyaz degildir bir damla tersini damlatirsin gri olur."
Karsitlar, birbiri ile durmayan bir "Gecisme-Donusme iliskisi" icindedirler.
Soluk alma olayi; Soluk alinir, kullanilir ve atiklarin bir kismi soluk vermeyle tekrar disari atilir ve tekrar soluk alinir... Bizi buna zorlayan, bedenin surekli bir dongu icinde kendini yenileyen ayrı, koca bir sistem olmasidir.
Karsitlar, birbirini besleyen/tüketen iliski icindedirler. (ki bu iste cok dogru)
Yanmakta olan fitil ve mum ikilisi, alevi besler. Alev ise bu ikiliyi tuketir. Sonunda fitil veya mum bittiginde, alev de tükenecektir. Mum, fitil ve alev ışık ve ısı olarak ortamın enerjisine geçiş yapar.
Karsitlar surekli parcalara ayrilirlar
Her Yin ve her Yang tekrar tekrar, kendi alt Yin ve Yang'larına bolunebilirler. Sıcaklık olgusu, sıcak (yang) ve soğuk (yin) olarak ayrılabilir. Aynı biçimde sıcak; tekrar, cok sicak (yang) ve az sicak (yin)olarak bölünür ve böyle devam eder.
Son derece basit bir yapi son derece karmasik yapinin ayrılmaz parcasidir. Butun ve onun parcalari, birbirinden bagimsiz olarak ayri ayri aciklanamaz.
26 Mayıs 2007
Ne Kimyagerler Var
Bu videoda dinlediginiz bestenin kompozitoru "Alexander Borodin"
Kendisi "Rus Beşleri"nin en önemlilerinden biri olmakla beraber, kimyaya buyuk katkilari olmus bir bilim adamidir.
"Aldehitler" uzerine kafa yormus , Aldol reaksiyonunu bulmus.
Borodin'in kimya ve muzik uzerine bu kadar basarili oldugunu gorunce hic uyumadigini dusunuyorum ki Nobel odulu alan kimyagerlerin de zaten sabahi aksami yokmus.
Uykuyu seviyorsan Nobel'den vazgececeksin.
10 Reasons to Date a Volleyball Player
9) we like it rough..
8) we know how to hit all the right zones..
7) we like to be on top of our game..
6) we enjoy getting hot and sweaty..
5) can anyone say spandex?
4) being on our knees doesn't bother us..
3) we know when to ease up and when to push harder..
2) we're always low and ready..
1) we don't stop until we score
Vay be neymisiz biz
25 Mayıs 2007
Sportfest
Hani bana yasli diyorlar ya, asil sizsiniz yasli. Yagmur yuzunden cuma gecesi gerceklesecek olan konserler iptal oldu (ki bu konuda cok kizginim, Galatasaray Universitesi'nde Levent Yuksel ve Ezgi'nin Gunlugu cikiyordu ama hadi Sportfest zamani takimdakilerle beraber oliyim diye feda ettim bu konserleri). Millet Starbucks'a ya da Carsi kantine gidip oturmaktan bahsedince beraberlik falan da bir yere kadar diyip Esin, ben ve Derya Taksim'e gittik. Cuma gecese Starbucks da nerden cikti ki? Neyse zaten Taksim'e gitmeye karar vermemiz bir saat surdu, ardindan bir de metro bozuldu ya. 4 levent yonunu kisa bir sureligine Taksim istikametine verdiler, bir durak sonra metrodan inip yeniden taksim istikametindekine bindik. Zaten sersem gibiydik gunun yorgunluguyla iyice salaga donduk. Ama iyi ki gitmisiz, deli eglendik. Insan bir dakika mi oturmaz ya...
Pazar gunu dolu yagdi. Erkeklerin final maci oynanamadi ama dolunun yesil cimlere olanca hiziyla dususlerini gormek de ayri bir zevkti.
Cumartesi gecesi arabali vapur partisi vardi. Bana kalsa alti macin ustune o gece bir guzel uyunurdu ama Esin'in ilk arabali vapur partisi, gitmesem olmaz ama di mi? Hani hani elektronik muzik esliginde, daire olusturmus basic latin figurlerini sergilemeye calisan bir grup vardi ya.Hih iste o bizdik (ehehe) Ne zamandir bu kadar eglendigimi hatirlamiyorum: "Yandan kaydir yandan goster". Tenisten sonra latin danslarini koymaliyim siraya. Evet evet...
Bu sene kapanis torenine kalamadim ama ne yazik ki. Evet tabi ki sinavim vardi bir sonraki gun...
Hiii bu arada Sportfestte "3 top"ta yeni bir numara daha ogrendim. Ehueehue. Tam tersini soyleseler de Hakan'dan daha iyiyim iste...
Tilancan
Tipki... tipki kizgin kumlardan serin sulara atlamak gibi bisey (ehehe)
Bu arada alakasi yok ama magnum diyince keske "magnum photos" da gelse artik insanlarin aklina. 60. yilinda Istanbul'a da geldi yani. Di mi ama?
16 Mayıs 2007
Karanlikta Iki Jonglör
Kuzey kampusteki cimlerde belki rastlamissinizdir yeni merakim... Isin icine toplar girince dayanamiyorum ben de giriyorum.
Simdilik, 3 topu cevirebiliyorum ve bir baskasindan toplari kapabiliyorum ama cok calisip kendimi gelistiricem.
Buyuyunce jonglör olmaya karar verdim. Simdilik sadece abilerimi izlemekle yetiniyorum.
Aslinda Evren kendi bloguna koyucakti bu videoyu ama ben dayanamadim ve kendi sayfama koyuyorum. Buyrun siz de izleyin.
15 Mayıs 2007
Imalandim
Simdi ben bir sey ima edicem. Sen benim bir sey ima ettigimi ses tonumdan ve soyleyis tarzimdan anlayacaksin. Sonrasi sana kalmis. Bakalim ne tepki vereceksin.
Bir sey ima ettigimi anlamayacak kadar salak olamazsin, belki arada saflasiyorsun ama asla dereceni arttirmiyorsun. O halde bakalim imayi anladigin halde "saf" ayagina mi yatacaksin yoksa anladigini karsindakine belli edecek misin?
Yok belli etmezsen sayet, sen belli edene kadar oyun devam eder. Cumle aralarina firsat buldukca imalar ozenle yerlestirilir. Elimize br adet tepki olcer alinir ve imadan hemen sonra "start" tusuna basilir.
Evet sacmalayip duruyorum de mi? Sevmiyorum bu oyunu. Sise cevirmece bile daha zevkli en azindan dogruluk var. O soruyor sen soyluyorsun. Direk ve net.
Ben gidip ucurtma ucurucam, "ima etmece oyunu" sizin olsun, bana sormak istediginiz bir sey olursa gokyuzundeki ucurtmaya bakin, cevabi ucurtmayi takip edince bulucaksiniz.
14 Mayıs 2007
Ben Seninle Oynamak Istemiyorum
Duyarliyi,
Fakiri,
Olgunu,
Her seyi biliyormus gibi gozukeni,
Duygusali,
Gucluyu,
"Kiskanc degilim"i
"Cok icerim sarhos olmam"'i
oynamak....
Hayatindaki oyunlari cikarinca elinde bir sey kaldi mi?
11 Mayıs 2007
Zeki ama Akilli Degil
Garip seyleri tartisma konusunda uzman ben ve orta okul yillarindaki en iyi sokak arkadasim Pinar, bu konuya da el atip, Turkce derslerindeki bir hatayi gozler onune sermekten geri kalmadik. Es anlamli kelimelere ornek olarak verirlerdi zeki-akilli ikilisini. Halbu ki solo test oyle demiyor...
Karar verdik zeki; hakikaten her seye kafasi basan, ne biliyim dersi tek seferde anlayan ya da bilmece-bulmacalarda basarili olandir.
Akilli ise; hayata ayak uydurabilen ve kafasini gunluk hayatta kullanabilendir.
Zeki; teorigi kuvvetli, akilli ise pratikte basarili olandir.
Akil dogruyu secebilme ve yapabilme yetisidir
Zeka kavrama, dusunce uretebilme yetisidir.
ve evrimde zeki olan değil akıllı olan daha öndedir...
Akillilar sonradan zeki olamazlar, ama zeki olan akilli olabilir..
Akillilar her hikayenin kahramani olmayi basarirlar ama zekiler cogu zaman figuran olarak kalirlar.
Solo test de yanildi yani. Bu kosullarda zeki olmak degil akilli olmak daha onemli.
07 Mayıs 2007
Mare Nostrum
06 Mayıs 2007
Zaman
Yok yok benim bir seyler yapabilmem icin, illa ki sinirli vaktim olmali, her sey ustuste gelmeli, tutusmam lazim yani ki bu tutusma fasli pazartesiden itibaren basliyor zaten. Eminim 8 Haziran'a kadar basimi kasiyacak vakit bulamicam.
12-13 mayis Taşoda Konserleri; Soyle kalabalik gitmek lazim, o zaman cok cosulur, gulunur, eglenilir. Pazar olmasa bile (ozel dersler malum) cumartesi mutlaka...
18- 20 mayis Sportsfest; Bu sene mezum takimiyla beraber katiliyorum, erken emekliligimi aldim. 3 Gun boyunca maclara cikmaca, hakem olmaca, düdük aramaca, fikstur hazirlamaca, off gene tuborg deyip gene de sabaha kadar icmece, uykusuzluk rekorlari kirmaca...
Oyle ozledim ki manzarada sabahlamalari, gunun ilk isiklarini dandik bir iskembecide karsilamayi, petekte 5 dakika bile olsa uyumayi, 6 kisilik odada 10 kisi kalmayi...
Bunlar isin eglenceli kismi, yanlarina bir de vize ve finalleri ekleyelim, sonra raporlari, bir de ozel dersleri de ekleyelim... Gunde 4 saat uykuyla yasayabiliyordu insan degil mi?