Biri bir kac ay once doktor olmus digerleri hala doktoralarina devam eden fizikten 3 arkadasim ile gecen aksam okulun ordan taksiye bindik Taksim'e gitmek icin. Tabii bize askerde basina gelenleri anlatiyordu bir onceki yazida da belirttigim gibi. Darwin, evrim falan filan derken, taksici dayanamadi ve konusmaya atladi hem de sunun gibi sacma bir cumleyle: "Siz Darwin'in evrim teorisini biliyor musunuz?"
Biz neden bahsediyorduk ki?
Evet dedik biliyoruz. devam etti sevgili amcamiz. "O curutuldu biliyorsunuz!" ..!??*!!
Biz ilk basta ortam gerilmesin diye bir sey soylemedik sadece boyle kesin seyler soyleyemezsiniz dedik. Sonra devam etti, ve sonucta evrim teorisi canlilarin varoluşunu inkar ediyor varoluş mucizesini yok sayiyor dedi. Agzindaki baklanin aslinda bu oldugunun tabii hepimiz farkindayiz. Darwin vs Tanri.
Arkadaslarimdan biri gene duzgun bir bicimde acikladi, Darwin varolus hakkinda bir sey soylemiyor ki diye.
Taksici bu sefer iyice cosuyor ve evrim teorisi ile beraber materyalizmin de coktugunu, bunlari bir kitapta okudugunu soyleyerek sahlaniyor kendince. Devaminda da "evrim teorisi guclu olanin hayatta kalmasi gucsuzun ise yasamina devam edememesi" diyor. Mesel bu Stalin, Hitler ya da Amerika'nin baskici tutumu hep Darwin'den sonra ortaya cikiyor" diyip kendince evrim teorisini suclayici bize gore ise tam da evrimi kanitlayici ornekler veriyor.
Sonunda bir arkadasim daha fazla dayanamayip, sakin bir ses tonu ile, "Darwin'in hatri icin mi bu baskici tutumu surdurup, gucsuzu eziyorlar? Oyle sey olur mu" diyerek son noktayi koydu.
O gece butun kadehlerimizi Darwin kirilmasin diye ictik...
29 Ocak 2010
Yüzde Bir
Coookkk sevdigim bir arkadasim askerden geldi. Kendisi hem antimilitarist hem 32 yasinda hem de uyumayi seven biri oldugu icin dusuncelerini tahmin edersiniz az-cok
Her gunu tekk tek saydim dedi. Sizin o onemsemediginiz gunlerin her birini biliyorum ben dedi.
Banyo yapmak icin 150 metre yürümek, bir ara sicak su bulunmadigindan haftada bir banyo yapmak, sicakta deli gibi terleten sogukta donmana en ufak engel olmayan kiyafetler giymek. Sabah havanin en soguk oldugu saatlerde 4-6 arasi nobetleri. astlar-ustler. Sadece gorunen sorunlari.
Bunu disinda 600 kisi icinde baska doktorun bulunmamasi. Ben fizik doktoruyum, normal bildiginiz doktor degil bile desen bilegim agriyor suna bir bakiversen diye sana gelenler.
Sevgisizlikten ve acliktn birbirlerini boyunlarindan opup, eski maceralarini birbirlerine anlatirken, yüzde yüz karim bakire olmali mentalitesi. Darwin teorisine inancin yuzde sifir olmasi ve azimle baliklar, evrimlesme, zaman falan diye anlatan arkadasima madem oyle biz neden yuzemiyoruz sorulari...
Sonunda farkediyoruz ki bizler kapali bir fanusun icinde yasiyoruz aslinda. Turkiye bizden olusmuyor. DTP'nin kapatilmasini cahilce destekleyen, Darwin'i deli olarak goren, müslüman, türk ve erkek olmayanlari yok sayan, 30 yasindaki bir erkegin evli ya da nisanli olmamasina saskin gozlerle bakan, nenden-sonuc aramayan bir toplumuz biz.
Bebekten katil, bir katilden de tv yarisma programina juri yapabilen posta okuyan bir toplumuz hem de...
Her gunu tekk tek saydim dedi. Sizin o onemsemediginiz gunlerin her birini biliyorum ben dedi.
Banyo yapmak icin 150 metre yürümek, bir ara sicak su bulunmadigindan haftada bir banyo yapmak, sicakta deli gibi terleten sogukta donmana en ufak engel olmayan kiyafetler giymek. Sabah havanin en soguk oldugu saatlerde 4-6 arasi nobetleri. astlar-ustler. Sadece gorunen sorunlari.
Bunu disinda 600 kisi icinde baska doktorun bulunmamasi. Ben fizik doktoruyum, normal bildiginiz doktor degil bile desen bilegim agriyor suna bir bakiversen diye sana gelenler.
Sevgisizlikten ve acliktn birbirlerini boyunlarindan opup, eski maceralarini birbirlerine anlatirken, yüzde yüz karim bakire olmali mentalitesi. Darwin teorisine inancin yuzde sifir olmasi ve azimle baliklar, evrimlesme, zaman falan diye anlatan arkadasima madem oyle biz neden yuzemiyoruz sorulari...
Sonunda farkediyoruz ki bizler kapali bir fanusun icinde yasiyoruz aslinda. Turkiye bizden olusmuyor. DTP'nin kapatilmasini cahilce destekleyen, Darwin'i deli olarak goren, müslüman, türk ve erkek olmayanlari yok sayan, 30 yasindaki bir erkegin evli ya da nisanli olmamasina saskin gozlerle bakan, nenden-sonuc aramayan bir toplumuz biz.
Bebekten katil, bir katilden de tv yarisma programina juri yapabilen posta okuyan bir toplumuz hem de...
28 Ocak 2010
Ne o Sarap nereye boyle?
1 ay oldu...
Ama hala inanasim gelmiyor. sanki bolume gittigimde onu gorucekmisim gibi geldigi icin, gercekle yuzlesmemek icin nadiren okula gidiyorum artik. Zaten bir turlu gecmeyen oksurugum geceleri bir kac saatlik uykumu da elimden aldigi icin ancak sabaga karsi uyuyabiliyorum. Bu da sabahlari uyanamama neden oluyor.
Inananiyorum evet! Kar topu oynadigimizda sanki birini daha aramamiz gerekiyor gibi geliyor. Ya da basket maci yaptigimizda... Sarap ictigimzde de... o kadar ozdeslesiyor ki Omer Hayyam'in dizeleri geliyor aklima;
Olaylara karsi tepkim biraz daha azaldi sanki ama insanlara tahammül derecem de gitgide daraliyor. Haftalardir gormedigim ve zorunlu olmasak gorusmeyecegimiz birinin, ilk gorusmemizde bana sinav notunu soylemesi mesela... Zerre kadar ilgilendirmiyor beni. Bir de 25 yasina gelmis ama hala arkadaslariyla bile konusurken "bana su bardagi VEYİY misin?" diye konusan insanlara tahammul edemiyorum. Eger bu bir kusursa evet en buyuk kusurum tahammulsuzluk...
Sonra bir de su dusunce var tabii. En yakin dostlarimi dusunuyorum. Onlardan birini kaybetseydim aklimi yitirirdim sanirim. Sonra onun en yakin dostlarini dusunuyorum. Ve dusundukce icinden cikilmaz bir hal aliyor durum.
Sonra acaba alkolun etkisi var mi diyorum. İckiliyken yapilacak seyler;
-Eski sevgiliyi arayabilirsin mesela ya da mesaj atabilirsin
- Gidip platonik askina onu sevdigini soyleyebilirsin
- Hic tanmimadigin biriyle sabah edebilirsin geceyi
- Ya da cep telefonunu cuzdanini kaybedebilirisn, hatta ayakta duramayip dusebilirsin bile
ama
- hayatina son vermeyi dusunmeyeceksin asla! Kopruden uzak durucaksin ya da ilaclardan.
Ve hayattan keyif almadigin zamanlarda istersen kendini sigara ve ickiye bogacaksin ama hicbir zaman kacisi bir secenek olarak gormeyeceksin...
Ama hala inanasim gelmiyor. sanki bolume gittigimde onu gorucekmisim gibi geldigi icin, gercekle yuzlesmemek icin nadiren okula gidiyorum artik. Zaten bir turlu gecmeyen oksurugum geceleri bir kac saatlik uykumu da elimden aldigi icin ancak sabaga karsi uyuyabiliyorum. Bu da sabahlari uyanamama neden oluyor.
Inananiyorum evet! Kar topu oynadigimizda sanki birini daha aramamiz gerekiyor gibi geliyor. Ya da basket maci yaptigimizda... Sarap ictigimzde de... o kadar ozdeslesiyor ki Omer Hayyam'in dizeleri geliyor aklima;
Şarap sen benim günüm güneşimsin!
Öyle bir dolsun ki seninle içim.
Bir bildik görünce beni sokakta:
Ne o şarap nereye böyle? desin.
Olaylara karsi tepkim biraz daha azaldi sanki ama insanlara tahammül derecem de gitgide daraliyor. Haftalardir gormedigim ve zorunlu olmasak gorusmeyecegimiz birinin, ilk gorusmemizde bana sinav notunu soylemesi mesela... Zerre kadar ilgilendirmiyor beni. Bir de 25 yasina gelmis ama hala arkadaslariyla bile konusurken "bana su bardagi VEYİY misin?" diye konusan insanlara tahammul edemiyorum. Eger bu bir kusursa evet en buyuk kusurum tahammulsuzluk...
Sonra bir de su dusunce var tabii. En yakin dostlarimi dusunuyorum. Onlardan birini kaybetseydim aklimi yitirirdim sanirim. Sonra onun en yakin dostlarini dusunuyorum. Ve dusundukce icinden cikilmaz bir hal aliyor durum.
Sonra acaba alkolun etkisi var mi diyorum. İckiliyken yapilacak seyler;
-Eski sevgiliyi arayabilirsin mesela ya da mesaj atabilirsin
- Gidip platonik askina onu sevdigini soyleyebilirsin
- Hic tanmimadigin biriyle sabah edebilirsin geceyi
- Ya da cep telefonunu cuzdanini kaybedebilirisn, hatta ayakta duramayip dusebilirsin bile
ama
- hayatina son vermeyi dusunmeyeceksin asla! Kopruden uzak durucaksin ya da ilaclardan.
Ve hayattan keyif almadigin zamanlarda istersen kendini sigara ve ickiye bogacaksin ama hicbir zaman kacisi bir secenek olarak gormeyeceksin...
26 Ocak 2010
Sensation
Ne beklerken ne olabiliyor degil mi? 1 ay once gelen bir mail ya da bir kac ay onceki bir telefon gorusmesi havalara ucururken, simdi bir de bakiyorsun elinde hicbir sey yok, hem de bugunun gelmesini iple cekerken...
O kadar garip varliklariz ki nasil gormek, nasil duymak istiyorsak oyle algiliyoruz. Ama artik son. Yorum katmicam olaylara...
O kadar garip varliklariz ki nasil gormek, nasil duymak istiyorsak oyle algiliyoruz. Ama artik son. Yorum katmicam olaylara...
19 Ocak 2010
İnsan ne ile yasar?
Yakin zamanda, cevrenizde hayatini kaybeden birileri olunca sorular, sorgulamalar artiyor. Zorla tutmaya, tutunmaya calistiginiz hayat iyice agirlasiyor. Sacmalasiyor. Kistiriyor sizi kuyulara.
19 ocak 2010, Hrant Dink'in oldurulmesinin uzerinden 3 yil gecti. Bir yandan amacsizca yasayan bizler, pasif sosyalistler, cigliklarini dile getiremeyen suskunlar ya da cigligi bile olmayan cahiller. Umursamazlar, zevk duskunleri... Dunyaya sadece vadini doldurmaya gelenler. Yasamasinin bir amaci olup olmadigini bilmeyenler, ya da bunu bile sorgulamayanlar. Oyle ya da boyle yasayip gidiyoruz hep berber. Diger yanda Hrant Dinkler, Abdi İpekçiler, Darağacindaki Fidanlar... Gelecege dair umutlari olanlar, gelecek icin planlar yapanlar ve bu ugurda kendilerini ortaya atanlar. Yasamanin hakkini sonuna kadar verenler. Yasamayi aslinda sonuna kadar hakedenler. Bizler bir sekilde yasiyoruz ama onlari yasatamiyoruz, hayatin asil sahiplerini.
Sizce de ironik degil mi?
19 ocak 2010, Hrant Dink'in oldurulmesinin uzerinden 3 yil gecti. Bir yandan amacsizca yasayan bizler, pasif sosyalistler, cigliklarini dile getiremeyen suskunlar ya da cigligi bile olmayan cahiller. Umursamazlar, zevk duskunleri... Dunyaya sadece vadini doldurmaya gelenler. Yasamasinin bir amaci olup olmadigini bilmeyenler, ya da bunu bile sorgulamayanlar. Oyle ya da boyle yasayip gidiyoruz hep berber. Diger yanda Hrant Dinkler, Abdi İpekçiler, Darağacindaki Fidanlar... Gelecege dair umutlari olanlar, gelecek icin planlar yapanlar ve bu ugurda kendilerini ortaya atanlar. Yasamanin hakkini sonuna kadar verenler. Yasamayi aslinda sonuna kadar hakedenler. Bizler bir sekilde yasiyoruz ama onlari yasatamiyoruz, hayatin asil sahiplerini.
Sizce de ironik degil mi?
17 Ocak 2010
Dun aksam ocakbasina gidip, kebap-raki yaptik. Ozlemisim raki masasini. Serefine icmedigimiz kisi, kadehleri tokusturmadigimiz sehir kalmadi heralde. En son Gonul Yazar icin iciyorduk ki raki masasinin en sevdigim yani o an her seyin cok mantikli gelmesi.
Arkadaslarimi, su anki cevremi cok seviyorum. Hic cikinti biri yok aramizda. Mizmizlanan, ortama ayak uyduramayan kimse yok. Birbirini tanimasa bile insanlar hal hatir sormayi, napiyorsun ne ediyorsun demeyi biliyor herkes.
Konusmayi bilmeyen, selam bile diyemeyen bizden degildir zaten. Degil mi???
Arkadaslarimi, su anki cevremi cok seviyorum. Hic cikinti biri yok aramizda. Mizmizlanan, ortama ayak uyduramayan kimse yok. Birbirini tanimasa bile insanlar hal hatir sormayi, napiyorsun ne ediyorsun demeyi biliyor herkes.
Konusmayi bilmeyen, selam bile diyemeyen bizden degildir zaten. Degil mi???
16 Ocak 2010
The Fall

Aslinda 2006 yapimi bir film ama ben daha 2 gun once izleme sansi buldum ve filmi cok begendim. Benimle ayni film zevkine sahiplere; siddetle oneririm.
Bacagi ve tabii ki kalbi kirik bir gencle kolu kirik sirin bir kiz cocugu var basrollerde. Cocuk kucuk kiza bir masal anlatmaya baslar ve film bazen masalla bazense gercek hayatla devam eder. Cocugun bu masali uydurmasinda bir neden vardir aslinda ama sonra bundan cok pisman olur.
Daha fazla yorum yapmiyorum ve filmdeki kucuk kizin bir resmi ile bu yaziyi sonlandiriyorum.

30 Aralık 2009
Cant change what Happened
Ali Hikmet Karayel...
26 aralik 2009 aksami, bir arkadasinin dogum gunu (yani benim) kutlamasina katilan A. H. Karayel, gece her zamanki gibi baska bir barda muzik dinlemek icin arkadaslarindan ayrilir. Eve donerken beni alin der, her zamanki gibi. Ama bu sefer arkadaslarini beklemeden terkeder tek basina gittigi bari. Taksiye biner ve Hisarustu'ne gider, oturdugu mahalleye. Sonra, nedendir bilinmez ama, kopru yoluna girelim der, taksici soylenir kopru yoluna girecektik madem neden Hisarustu'ne kadar geldik diye. Sen devam et der A. H. Karayel. Koprudeyken, midem bulandi arabayi kenara ceker misin der. Taksici olmaz yasak diye cevap verir. Bogazima yapisti zorla durdurdu arabayi dersin der A. H. Karayel. Taksici arabayi durdurur durdurmaz sir olur gider A.H. Karayel. Her zamanki gibi "sir" olur... Cep telefonunu, cuzdanini ve kazagini takside birakir. 10 dakika sonra arkadasi arar onu ama taksici acar. Durumu anlatir. Arkadaslari kopruye gider, gider ama inanmazlar, inanamazlar. Ta kiii, ta ki sabah Istinye'de basket potalarinin hemen onunde, denizde cansiz bedeni bulunana kadar... Yureginin, beyninin, enerjisinin hicbir zaman sigmadigi bedeni...
Yasama dair en ufak istegi kalmamis bir anne, guclu olmaya calisan bir baba, inanamayan arkadaslar, keskelerle dolu dostlar kalir geride. Hiii bir de sacma sapan gazete haberleri. Hepsi yalan, hepsi ruhsuz hepsi magazinsel...
Ahhh be Hikmet, pazartesi gunu okulda toplasicaktik, tiramisu yiyecektik, siskolar ve zayiflar diye dalga gececektik, sarap icecektik. Pazartesi biz hepimiz okuldaydik gene. Ne sarap vardi ama ne tiramisu ne de kahkaha. Gozyasi vardi sadece, hepimiz ordaydik ama sensizdik artik.
Bir sarki kaldi kulaklarimizda geride "Can't change what happened" bir de senin meshur sozun;
"YAPCAK BİŞEY YOK"!!!
26 aralik 2009 aksami, bir arkadasinin dogum gunu (yani benim) kutlamasina katilan A. H. Karayel, gece her zamanki gibi baska bir barda muzik dinlemek icin arkadaslarindan ayrilir. Eve donerken beni alin der, her zamanki gibi. Ama bu sefer arkadaslarini beklemeden terkeder tek basina gittigi bari. Taksiye biner ve Hisarustu'ne gider, oturdugu mahalleye. Sonra, nedendir bilinmez ama, kopru yoluna girelim der, taksici soylenir kopru yoluna girecektik madem neden Hisarustu'ne kadar geldik diye. Sen devam et der A. H. Karayel. Koprudeyken, midem bulandi arabayi kenara ceker misin der. Taksici olmaz yasak diye cevap verir. Bogazima yapisti zorla durdurdu arabayi dersin der A. H. Karayel. Taksici arabayi durdurur durdurmaz sir olur gider A.H. Karayel. Her zamanki gibi "sir" olur... Cep telefonunu, cuzdanini ve kazagini takside birakir. 10 dakika sonra arkadasi arar onu ama taksici acar. Durumu anlatir. Arkadaslari kopruye gider, gider ama inanmazlar, inanamazlar. Ta kiii, ta ki sabah Istinye'de basket potalarinin hemen onunde, denizde cansiz bedeni bulunana kadar... Yureginin, beyninin, enerjisinin hicbir zaman sigmadigi bedeni...
Yasama dair en ufak istegi kalmamis bir anne, guclu olmaya calisan bir baba, inanamayan arkadaslar, keskelerle dolu dostlar kalir geride. Hiii bir de sacma sapan gazete haberleri. Hepsi yalan, hepsi ruhsuz hepsi magazinsel...
Ahhh be Hikmet, pazartesi gunu okulda toplasicaktik, tiramisu yiyecektik, siskolar ve zayiflar diye dalga gececektik, sarap icecektik. Pazartesi biz hepimiz okuldaydik gene. Ne sarap vardi ama ne tiramisu ne de kahkaha. Gozyasi vardi sadece, hepimiz ordaydik ama sensizdik artik.
Bir sarki kaldi kulaklarimizda geride "Can't change what happened" bir de senin meshur sozun;
"YAPCAK BİŞEY YOK"!!!
25 Kasım 2009
Anne ben Pilot olucam!

Yeni bir tutkum var artik! yamac parasutu yani "paragliding". Aslinda yamac parasutu tam olarak bu sporu yansitmiyor. Cunku kullanilan parasut degil daha cok bir kanat. Parasut yere guvenli sekilde inmenizi saglarken kanat ise havada suzulmenizi sagliyor.
Annem yamac parasutunden inanilmaz korktugu icin evde bu konu hakkinda pek konusamiyorum ama aklimda sadece bu var bu siralar. Okulda havacilik kulubu oldugu icin cok mutluyum cunku cok daha ucuza mal oluyor hem de nereye gidicem diye arastirma yapmak zorunda kalmiyorsun.
7 adet teorik ders, 2 tane sinavdan geciyorsun. Bunun disinda haftasonlari Catalca'ya duzenlenen gezilere katilip 30-40 metrelik tepelerden egitim ucuslari yapiyorsun.
Ben ilk 4 egitim ucusumu yaptim. 10 tane yapinca gezilere gitmeye hak kazaniyorsun ki tahmin edersiniz bu gezilerden biri "Oludeniz".
Tahmin etigimden daha cok heyeanlandim ve korktum acikcasi ilk seferde. Bu da tahmin ettigimden daha kotu bir baslangic yapmama neden oldu. Ama sporcuyum diye geciniyorum ya ortakliklarda, hicbir sporda basarisizligi yediremiyorum kendime :) Iki basarisiz denemeden sonra, ucuncude kendimi havada, suurum tamamen acik ve telsizden egitmenlerin emirlerini acikca algilar ve uygular bir sekilde havada suzulurken buldum. Inanilmazdi! Her ne kadar bir kac saniye de surse ve her an aklinizda nasil bir inis yapacaginiz bile olsa, ayaklarin yerden kesilme hissi... Her seye deger. Ilk ucus heyecanimi ve korkumu attiktan sonra zaten digerleri cok daha kolay oldu benim icin.
Haftasonlarini iple cekiyorum artik ve umarim bir gun burdan 30 metre yerine 2000 metreden olan ucuslarimi da paylasirim sizinle...

23 Eylül 2009
Home Alone
Evde gecen 5 gunun ardindan abim dayanamayip, "sen artik hep boyle mi takilicaksin? Boyle evde.." sorusunu yapistiriverdi, aisik olmadigi icin beni 2 gun ustuste evde gormeye.
Evde, okuyarak ve izleyerek gecen 5 gun... Hem de cumadan baslayarak. Bir tek cumartesi gunu Moda'da tavla- nargile keyfi vardi, bir de pazartesi gunu dayimlara yapilan bayram ziyaretinin ardindan kuzenlerle oynanan Wii! Zaten ne illet bir seymis o oyle. Bilgisayar oyunu deyip gecmeyin, hala her yerim agriyor. Kollarimi kaldiramiyorum.
Film izlemeyi ozlemisim be, tatilde bunu farkettim. Ne bulduysam izledim; Ice age serisi, icinde Heath Ledger olsun da istersen dunyanin en rezaleti olsunlar, romantik komediler, +18'ler (bir kadinin seks gunlugu), Michael Moore ve tabii olmazsa olmaz CNBC-e dizileri (Merlin'e sardim ama bakalim, Simpsons, Angels in America falan falan)
Hani hani Fight Club'in yazari CHUCK PALAHNIUK'un bir kitabi daha sinemaya uyarlandi: CHOKE - TIKANMA. Film festivalinde gosterilmisti de gidememistim ben. Tatilde onu da izledim ama hayal kirikligi maalesef. Film hic anlasilir degil. O yuzden naapiyoruz, InsanKitap'a gidip kitabini aliyoruz...
Okulum yüzde 99,999999 bir donem uzuyor. Kahrolsun yurumeyen projeler, calismayan reaksiyonlar... Kendime hemen planlar yapmaya basladim durum boyle olunca. Tabii once bir sekilde para kazanmam lazim. Okullar hadi acilin artik ki derslere baslayalim yeniden.
Bu sene artik havacilik kulubune girdim girdim. Yoksa yemin ederim bir taraflarim sis gidicegim bu okuldan. Sonra Latin danslari 2. kuru da var. Bir de... bu simdilik kendimde sakli tutuyorum, olmazsa cok uzulurum diye ama bir kurs daha var kafamda. Hadi bakalim hayirlisi.
Kafamdaki bu kurs dusuncesi icin Taksim'e gittim bugun okul cikisi. Tabii gitmisken de oara harcamicam sozlerinin yalanlanmasi gerekti artik. Ilk durak Mephisto ve cd bolumu, 2 tane CD hediyelik. Tabii once kendime kopyalamam lazim onlari. ssshhhh aramizda kalsin.
Ardindan InsanKitap. Tikanmayi alicaktim degil mi? Gerci Tutunamayanlar'in henuz 200. sayfasindayim ama olsun, kimbilir bir daha ne zaman yolum duser InsanKİtap'a?
Irem'in yoklugu en cok kitapcilari gezerken koyuyor. Bu kitabi okudun mu, bunun kapagi ne guzelmisss, bu kitabi da aliyim mi, cumleleri beynimde dolasiyor artik sadece. Neyse ki buralarda calisan insanlar hala insanliklarini yitirmemisler, sizinle konusuyorlar fikirlerini sunuyorlar size.
Sordugunuz cd'yi ya da kitabi bilgisayar kayitlarina bakmadan getirenlere hele daha bir kayniyor kanim. Hemen bu yazari okudunuz mu ya da bu cd'yi dinlediniz mi cikiveriyor agzimdan. Meptisto'daki kiz 1. cd'sini alin diyor ama hediye oldugu icin ikisini de aliyim ben diyorum.
InsanKitap'taki uzun sacli cocuk Tikanma'yi aradigimi duyunca hemen uzativeriyor bana bir tane ve ayni yazarin okudugu kitaplarindan begendiklerini oneriyor bana, not aliyorum isimlerini bir sonraki ziyaret icin. Cantamda aldiklarim, kafamda Irem, gozumun onunde o eski Taksim turlari eve donmek icin otobus duraklarina dogru ilerliyorum...
Evde, okuyarak ve izleyerek gecen 5 gun... Hem de cumadan baslayarak. Bir tek cumartesi gunu Moda'da tavla- nargile keyfi vardi, bir de pazartesi gunu dayimlara yapilan bayram ziyaretinin ardindan kuzenlerle oynanan Wii! Zaten ne illet bir seymis o oyle. Bilgisayar oyunu deyip gecmeyin, hala her yerim agriyor. Kollarimi kaldiramiyorum.
Film izlemeyi ozlemisim be, tatilde bunu farkettim. Ne bulduysam izledim; Ice age serisi, icinde Heath Ledger olsun da istersen dunyanin en rezaleti olsunlar, romantik komediler, +18'ler (bir kadinin seks gunlugu), Michael Moore ve tabii olmazsa olmaz CNBC-e dizileri (Merlin'e sardim ama bakalim, Simpsons, Angels in America falan falan)
Hani hani Fight Club'in yazari CHUCK PALAHNIUK'un bir kitabi daha sinemaya uyarlandi: CHOKE - TIKANMA. Film festivalinde gosterilmisti de gidememistim ben. Tatilde onu da izledim ama hayal kirikligi maalesef. Film hic anlasilir degil. O yuzden naapiyoruz, InsanKitap'a gidip kitabini aliyoruz...
Okulum yüzde 99,999999 bir donem uzuyor. Kahrolsun yurumeyen projeler, calismayan reaksiyonlar... Kendime hemen planlar yapmaya basladim durum boyle olunca. Tabii once bir sekilde para kazanmam lazim. Okullar hadi acilin artik ki derslere baslayalim yeniden.
Bu sene artik havacilik kulubune girdim girdim. Yoksa yemin ederim bir taraflarim sis gidicegim bu okuldan. Sonra Latin danslari 2. kuru da var. Bir de... bu simdilik kendimde sakli tutuyorum, olmazsa cok uzulurum diye ama bir kurs daha var kafamda. Hadi bakalim hayirlisi.
Kafamdaki bu kurs dusuncesi icin Taksim'e gittim bugun okul cikisi. Tabii gitmisken de oara harcamicam sozlerinin yalanlanmasi gerekti artik. Ilk durak Mephisto ve cd bolumu, 2 tane CD hediyelik. Tabii once kendime kopyalamam lazim onlari. ssshhhh aramizda kalsin.
Ardindan InsanKitap. Tikanmayi alicaktim degil mi? Gerci Tutunamayanlar'in henuz 200. sayfasindayim ama olsun, kimbilir bir daha ne zaman yolum duser InsanKİtap'a?
Irem'in yoklugu en cok kitapcilari gezerken koyuyor. Bu kitabi okudun mu, bunun kapagi ne guzelmisss, bu kitabi da aliyim mi, cumleleri beynimde dolasiyor artik sadece. Neyse ki buralarda calisan insanlar hala insanliklarini yitirmemisler, sizinle konusuyorlar fikirlerini sunuyorlar size.
Sordugunuz cd'yi ya da kitabi bilgisayar kayitlarina bakmadan getirenlere hele daha bir kayniyor kanim. Hemen bu yazari okudunuz mu ya da bu cd'yi dinlediniz mi cikiveriyor agzimdan. Meptisto'daki kiz 1. cd'sini alin diyor ama hediye oldugu icin ikisini de aliyim ben diyorum.
InsanKitap'taki uzun sacli cocuk Tikanma'yi aradigimi duyunca hemen uzativeriyor bana bir tane ve ayni yazarin okudugu kitaplarindan begendiklerini oneriyor bana, not aliyorum isimlerini bir sonraki ziyaret icin. Cantamda aldiklarim, kafamda Irem, gozumun onunde o eski Taksim turlari eve donmek icin otobus duraklarina dogru ilerliyorum...
23 Ağustos 2009
Ehhh yani
2008’de Suudi Arabistan’ın önde gelen din adamı Şeyh Habadan, “İki göz erkekleri baştan çıkarıyor” diyerek peçenin yalnızca tek bir gözü açıkta bırakması gerektiğini söyledi, kadınlara göz makyajı yapmamaları çağrısında bulundu
28 Haziran 2009
Bohemian Girl
Bohem olmus gidiyorsun,
Istanbul'u terk ediyorsun
Bu kadar heyecanlanma diyorsun
Heyecanlanmamak elde degil...
:)
Simdi yapmayacagim da ne zaman yapacagim. Evet sonunda oldu, ben ki Rock'n Coke'a bile henuz hic katilim gosterememisken Belcika'ya RockWerchter festivali icin gidiyorum.
30 haziran saat 6:00 sularinda Istanbul'dan Roma'ya. Vatikan'da gecen bir Roma gununun aksami, Ispanyol merdivenlerinde sarap keyfi. 1 temmuz sabahi Bruksel'e hareket. Oglen Bruksel'den Aachen'a gecis ve Aachen da bir "flashback" Denizimle beraber. Bu kez elde sarap Marktplatz'da gecmise kadeh tokusturucaz. 2 temmuzda arabayla tekrar Belcika ve Wechter. 2-3-4-5 temmuz Coldplay, Oasis, Franz Ferdinand, Metallica ....
6 temmuz Gent. Arkadas ziyareti. 7 temmuz gecesi Bruksel'e gecis ve Roma'ya ucus. Hostele yerlestikten sonra Tilan'i karsilama. Ve Roma sokaklarinda Tilanla 2 gun! Tek eksigi bir adeti Mine cicegi. En guzelinden...
9 temmuz gecesi yeniden Istanbul (umarim sagsalim)
....
Istanbul'u terk ediyorsun
Bu kadar heyecanlanma diyorsun
Heyecanlanmamak elde degil...
:)
Simdi yapmayacagim da ne zaman yapacagim. Evet sonunda oldu, ben ki Rock'n Coke'a bile henuz hic katilim gosterememisken Belcika'ya RockWerchter festivali icin gidiyorum.
30 haziran saat 6:00 sularinda Istanbul'dan Roma'ya. Vatikan'da gecen bir Roma gununun aksami, Ispanyol merdivenlerinde sarap keyfi. 1 temmuz sabahi Bruksel'e hareket. Oglen Bruksel'den Aachen'a gecis ve Aachen da bir "flashback" Denizimle beraber. Bu kez elde sarap Marktplatz'da gecmise kadeh tokusturucaz. 2 temmuzda arabayla tekrar Belcika ve Wechter. 2-3-4-5 temmuz Coldplay, Oasis, Franz Ferdinand, Metallica ....
6 temmuz Gent. Arkadas ziyareti. 7 temmuz gecesi Bruksel'e gecis ve Roma'ya ucus. Hostele yerlestikten sonra Tilan'i karsilama. Ve Roma sokaklarinda Tilanla 2 gun! Tek eksigi bir adeti Mine cicegi. En guzelinden...
9 temmuz gecesi yeniden Istanbul (umarim sagsalim)
....
22 Haziran 2009
hearthbreaker
Sanki elime attigim her sey kuruyor gibi... Boyle sanki ben bir seyi istemedigimde her sey benim acimdan guzel gidiyor ama sonra ben onun gerceklesmisini istersem mahvediyor gibiyim...
Olaylari akisina birakabilen insanlardan biri asla olamayacagim sanirim. Duygusuz opusebilen biri de...
Aslinda yazdiklarim karamsar bir ruh halindeymisim izlenimi yaratabilir oysa ki sadece durust olmaya calisiyorum.
Bir de neymis, cep telefonu denen alet sadece o an birine ulasman gerektiginde kullanilmaliymis. Mesaji kim bulmmussa tebrik ediyorum yani kendisi...
Olaylari akisina birakabilen insanlardan biri asla olamayacagim sanirim. Duygusuz opusebilen biri de...
Aslinda yazdiklarim karamsar bir ruh halindeymisim izlenimi yaratabilir oysa ki sadece durust olmaya calisiyorum.
Bir de neymis, cep telefonu denen alet sadece o an birine ulasman gerektiginde kullanilmaliymis. Mesaji kim bulmmussa tebrik ediyorum yani kendisi...
08 Mart 2009
Oi Va Voi Yeniden!
Aslinda bu yaziyi bileti aldiktan sonra yayimlamaliydim. Amma velakin dayanamadim.
Oi Va Voi! Yeniden Istanbul Babylon'da. Mayis ayinda. Kacirmamak gerek. Yeniden Ladino cigliklari atmak gerek. İki kere Bis yaptirmak gerek. Yeni solistlerini denemek gerek. Kemanin sesini bir de onlardan dinlemek gerek. Neyse iste gitmek gerek yani. Degil mi :)
Oi Va Voi! Yeniden Istanbul Babylon'da. Mayis ayinda. Kacirmamak gerek. Yeniden Ladino cigliklari atmak gerek. İki kere Bis yaptirmak gerek. Yeni solistlerini denemek gerek. Kemanin sesini bir de onlardan dinlemek gerek. Neyse iste gitmek gerek yani. Degil mi :)
06 Mart 2009
Insankitap
Efendim Taksim'e gittigimde kitap alacaksam her zaman tercigim Mephisto olurdu. Yalniz gecen gun tam Galatasaray Lisesi'nin orda, Seyahatname'yi almak istedigim dank etti ve Insan kitap'in icine daliverdim. Tam da kapanmak uzereyken. Seyahatname'yi sordum ve onlar bana kitabi getirirken bir musteri daha geldi, hizli hizli bir kac kitap aldi ve kasada; "Ben vip'yim ona gore :)" dedi. Ardindan tam hatirlamiyorum ama yuzde 20 ya da 25 indirim yaptilar adama. Durumu goren ben atildim tabii ki "ben de vip'yim" diye. Aksam aksam suratlarda olusan ufak tebessumlerden sonra, adam oranin acilisinda bulundugunu ve o kitapciyi acan adamin, Taksim'de sadece kitap satan bir yer olsun istedigi icin ticaretten kazandigi paralarla, hic bir kar amaci gutmeden orayi acmis oldugunu soyledi. Eminim aksamin bu saatinde sana da bir guzellik yaparlar dedi ve dukkandan ayrildi. Kasadaki cocuk da aldigim kitabi indirimli olarak bana satarak, siz de vip olursunuz umarim dedi. Veeeee ben de aninda bir sempati olustu kitapciya dair.
Artik her yeni kitap almak istedigimde Insankitap, 1. tercihim olucak. Hatta Elif Safak'in yeni kitabi "ASK" bugun cikiyor. Kesin oradan alicam :)
Artik her yeni kitap almak istedigimde Insankitap, 1. tercihim olucak. Hatta Elif Safak'in yeni kitabi "ASK" bugun cikiyor. Kesin oradan alicam :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)