31 Mart 2007

Methyl Salicylate

Beni bilen bilir, kimya bolumu ogrencisiyim. Ayni zamanda nerdeyse 10 yillik bir voleybol gecmisim var.
Ne alaka demeyin bakin ikisi ayni bunyede birlesince nasil isime yaradi:

Dorduncu sinif kimya derslerinden biri de qualitative organic chemistry laboratory. Adindan da anlasilacagi uzere bu bir laboratuvar dersi ve size her hafta bir unknown (bogazicili miyiz?) veriliyor siz de cesitli testlerle bu organik maddenin ne oldugunu bulmaya calisiyorsunuz.
Simdi gelelim bunun voleybolla alakasina. Bu hafta bana dusen unknown rezalet bir sekilde kokuyor. Hatta elime alir almaz cevremdeki insanlar "oouyyyykkk, nerden geliyor bu koku" falan demeye basladilar. Bense bu igrenc kokuyu bir yerlerden hatirliyorum. Evet evet baska bir sey olamaz bu, ta kendisi: Bengay

Voleybol hayatima damgasini vuran merhemdir efendim kendisi. Her antreman ve mac oncesi mutlaka soyunma odasinda bu ilaci suren birileri bulunur. Kolay isinmayi sagliyormus. Ancak bence kaslarin gevsemesini degil kokusuyla beyninizin gevsemesini sagliyor cunku cok keskin ve rezalet bir kokusu var.

Bengay hakkinda da kisa bir bilgi verdikten sonra tekrar laboratuvara donelim. Bengay kokusuna sahip maddemizin kaynama noktasi olculur. Bir kac test daha uygulanir. Sonra gunun aksaminda eve gidilir ve internetten bengay'in kimyasal yapisi incelenir.
Veeee... Iste sonuc; Methyl Salicylate. Kendisi bir ester olup icinde aromatic grup bulunmaktadir. Kaynama noktasi da 224 derecedir.

Goruldugu uzere bir Kimyager sosyal olmalidir. Spor, sinema, muzik, tiyatro... Yasamdan kopuk tum vaktini laboratuvarda geciren bir kimyager sonuca giden yollarindan birini kaybetmis demektir.
:)

30 Mart 2007

Tracker mi? Imdatttt

Biri bana yardim etsin. Simdi kontes hanim'dan ogrendim bu tracker olayini. Keza ben onunu blogunu okurken, kim ulan bu sapik benim blogumu okuyor diye dusunmus kendieri ve neticesinde tracker vasitasiyla ben oldugumu bulmus.(Oyle de mi kontes'im yalan soylemis olmiyim da)
Simdi bu tacker konusunda uzman birileri bir de ben bilgilendirse!!! Blogumu ziyaret edenlerin IP adreslerini goruyorum iyi guzel de kullanamadiktan sonra ne isime yarsin degil mi?
Bir de efendim allahin new jersey'sindeki biri ne diye adim ve soyadimla arama yapar ve blogumu bulur? o beni bulur da ben onu bulamaz miyim?

Kısaca Imdaaattttt!!!

29 Mart 2007

Oi Va Voi Babylon'da

2006 yilinda benim acimdan Turkiye'de konser patlamasi oldu. En son sanirim H2000'de gelen Muse tekrar geldi. Placebo ile beraber. Gogol Bordello, Start Wearing Purple soyleyip mor hayranlarini costurdu. Turkiye'ye neden gelmedigine dair eksi sozluk'te basliklar acilan Morrissey bile geldi. Muzigine taptigim bu insanlarin koserlerinin kacina gidebildim ben peki? Hic birine...
Oi Va Voi ruzgari da Istanbul'dan sessiz sedasiz gecmis 2006'da ama benim haberim bile olmadi. Gerci olsa gidemedigim konserlere bir yenisini ekleyip bir de bu yuzden agitlar yakicaktim, ama neyse ki kalbim cok temiz (!) ve su siralar en cok dinledigim ve son gozdem olan Oi Va Voi tekrar Turkiye'de.
20-21 nisan'da babylon'a geliyorlar. Bu kez ogrenci biletiymis daha ucuzmus vs. vs beklemeden bilet alicam. Bu konser kacmaz, bence herkes bir kere Oi Va Voi dinlesin ve sonra konserine gidip gitmeme konusunu bir daha gozden gecirsin.

Dinlemek icin ise hemen bir link;
http://www.radioblogclub.com/open/108866/oi_va_voi/oi%20va%20voi%20-%2005%20-%20ladino%20song

bu sarkinin sozleri icin ise eksi sozluk'e giriyorsunuz ve ladino song yaziyorsunuz. Boylece ispanyol yahudilerinin kullandigi ladino dilinde olan bu sarkinin hem orjinal hem de turkce sozlerini buluyorsunuz

Ve sonra bu sarkiya asik oluyorsunuz!!!

14/3

Artik benim de dikili agacim var. Hem de 14/3 tane. bu 14/3 agacin geri kalani Irem ve Murat'a ait. Aslinda yasadigim sure boyunca harcadigim agaclarin toplamina bakarsam su an dogaya en azindan 100 tane agac borcluyumdur ama olsun bu da bir baslangic...

26 Mart 2007

Gunun Yol Sarkisi

Bu basligi radioeksen'den caldim ama n'apiyim, her turlu sarki, film, kitap, guzel soz paylasimini cok seviyorum ve bu baslikta soz konusu muzik olunca cuk diye oturuyor.

Saat altida okuldan cikma sonucu trafigin en yogun oldugu saatte eve donmeye calisirken, gunun sarkisi Tesadufler / Teoman

daha gerçek yalanların doğrularından
o yüzden boğuluyoruz bir bardak suda fırtınadan
zaman beni, ben zamanı öldürüyorken
tuttum nefesimi atmaya seni beynimden

ama o zaman da kalbim boşa dönüyor
hep sana atan bir yürek nasıl inansın
bunca tesadüfler nasıl açıklansın

bana bunca zaman sonra bunu hissettiren
öylesine bir rüzgar olamaz kalbime esen
dünle bugün arası sanki daha uzun hayatımdan
hiç kimseye mektup yok, ölmüş insanlar
ölmüş insanlar insansızlıktan

Rastlantinin Boylesi v.2

Gokte ararken yerde bulmak... Bir daha gormeyi bile bir lutuf olarak gorurken bir de herseyin beklediginden iyi gitmesi...
Hayattaki tesadufleri seviyorum. Olaylarin tesadufen gerceklesmesi inandiriciligini ve o olaya bagliligini arttiriyor insanin. Biliyorum sonunda da isler yolunda gitmezse cok daha canini acitiyor ama zaten tam da ben bu degil miyim? Duygularini yogun yasayan Duygu! Ya kahkahalarla gulen, ya aglamaktan hickiriklara bogulan, ya deli gibi seven ya da nefret eden.
Evet evet bu rastlantilar tam benlik. Ama bu kadar rastlanti yeter de mi, artik harekete gecmek lazim, biraz kader inanci zevkli ama isi "alnimda yaziyorsa olur"a da tasimamak lazim.
Neyse sonuc; yeni bir hikaye var onumde kahramanlari cok tanidik. Hikayenin giris kismi cok basarili. Gelisme kisminda da yazarin ayni basariyi sergilemesini bekliyoruz.

Bir de bir de belirtmeden gecemem; Kadikoy-Besiktas vapurunu cok seviyorum ya. Hem doyasiya bogaz'i izliyorsun, hem de bol bol martilarla sohbet edebiliyorsun...

24 Mart 2007

Kimyacilar Icin Atasozleri

Esterin Kokusu Lab'dan Hoş Gelir...
Bir Ni Çöktürmesi Bin AgCl Çöktürmesine Bedeldir...
Ateş Olmayan Yerde Su buharı Damıtması Yapılmaz...
Alkol Bütün Çözücülerin Anasıdır...
Kambersiz Düğün, Nitratsız Patlayıcı Olmaz...
Her Tepkimenin Bir Mekanizması Vardır...
Yiğit Ölür Şan Kalır, Kimyacı Ölür Föyü Kalır...
Ya Bu Quiz'i Geçersin, Ya Bu Lab'dan Gidersin...
Santrüfüj'ü Kapan Deneyi Bitirdi...
Kimyacı, Kimyacının Pipetine Muhtaçtır...
Damlaya Damlaya Titrasyon Olur...
Dağ dağa Kavuşmaz Ama Kimyacı Lab'ına Kavuşur...
Sakla Mg Telini, SÖP'lere Hava Atarsın...

All Beauty Must Die

Gunun yol sarkisi (Istanbul'da yasayinca insanin gununun cogu yollarda geciyor ben de kendimi bir sarkiya adiyorum artik...)

WHERE THE WILD ROSES GROW


They call me The Wild Rose
But my name was Elisa Day
Why they call me it I do not know
For my name was Elisa Day

From the first day I saw her
I knew she was the one
As she stared in my eyes and smiled
For her lips were the colour of the roses
They grew down the river, all bloody and wild

When he knocked on my door and entered the room
My trembling subsided in his sure embrace
He would be my first man, and with a careful hand
He wiped the tears that ran down my face

On the second day I brought her a flower
She was more beautiful than any woman I'd seen
I said, 'Do you know where the wild roses grow
So sweet and scarlet and free?'

On the second day he came with a single rose
Said: 'Will you give me your loss and your sorrow?'
I nodded my head, as I layed on the bed
He said, 'If I show you the roses will you follow?'

On the third day he took me to the river
He showed me the roses and we kissed
And the last thing I heard was a muttered word
As he stood smiling above me with a rock in his fist

On the last day I took her where the wild roses grow
And she lay on the bank, the wind light as a thief
As I kissed her goodbye, I said, 'All beauty must die'
And lent down and planted a rose between her teeth

http://www.youtube.com/watch?v=jRMe5H9WKpM

23 Mart 2007

Chan-Wook ve Gus Van Sant Bogazici'nde!

Bu blogu kac kisi okuyor ve bu okuyanlarin kaci sinemaya ilgi gosteriyor bilemiyorum ama en kotu ihtimallebir ilgisini ceker heralde.

IKSV'nin duzenledigi film festivali kapsaminda Gus Vant Sant ve "Oldboy" filmiyle tanidigimiz Park Chan Wook okulumuza tesrif edecekler. Festivalin en guzel yani da zaten bu soylesiler. Filmleri belki bir sekilde temin edebiliriz ama bu soylesiler bir daha olmaz.

Soylesilerin tarihleri ise soyle:

Park Chan Wook
3 Nisan Sali saat 17:00'da Rektorluk Konferans Salonu'nda

Gus Vant Sant
12 Nisan Persembe saat 18:00'da Rektorluk Konferans Salonu'nda

Son Bir Kez Inanmak

Belki hepimiz sitemlerle oluyoruz. Belki hepimiz yetersizlikle, becerisizlikle oluyoruz.
Her gun bir baska kayipla kapaniyor kendi uzerine; ruhumuzun sinirlarini bir nesterle zayiflatarak.
Belki de her gun oluyoruz anlasilamayacak oldugumuzu duyumsayarak
Gun gun kaybediyoruz sevgiyi ve inanci, sonra aniden can veriyoruz, yasayacak bir ideal kalmayinca ve sonra yeniden doguyoruz belki uzak bir diyarda bir filiz gibi, bir fidan gibi var etmek icin sevilecek bir seyleri...

Karada dogup karada ukeniyoruz kucuk yerlesik oyunlarimizla.
Caresiz ellerimizle kaziyoruz kendi mezarimizi ve kendi kendimizi itiyoruz gunden gune ozenli aldanislarimizla...
Elveda yasam beni sen oldurdun...
Elveda toprak, ruhumu kuruttun sıkıcı duzeninle...
Ve bazilarimiz olumsuzlugu ararken suya kosuyoruz belki...
Okyanusa sariliyoruz tum cocuksu duslerimizle, yalnizligimizi guzelce katlayip, bulamamis olmanin vehametile beraber devasa bavulumuza tikistiriyoruz sonsuz bir yolculuga cikiyoruz mavinin golgeli derinliginde...
Kendimiz olmaya cikiyoruz belki...
Kurallarin ve duzenin icinden son kez geciyoruz, yeni bir hayatin kapisini dirsegimizle tiklatiyoruz bir iki kez, cok istekli gorunmek istemiyoruz. Oysa deniz son sansimiz belki... Belki coktan olmus bir ruhun bedenini yurutuyoruz ama kimse gormuyor ve belki teknenin mendiregi neresi bunu bile bilmiyoruz ama olanca umudumuzla muhtaciz yeni bir baslangica... ıkıncı sansini da tukentmis olanlardaniz belki... belki lanetlilerdeniz, suyun icinde kaybolursak ariniriz...
Herkes bir sye baglanmali, degil mi? Herkesin bir umidi omali en azindan bir gun daha.
Bir insani sevmekse en buyuk anlam, pekala bir gemiyi o insanmis gibi kutsayarak da yasayamaz miyiz ve duslerin guvertesinde kaybolamaz miyiz sevginin sefkatinde kayboldugumuz gibi ya da yelkenlere dolanmis ruhumuzda hissedememz miyiz buyulu askimizdan bekledigimiz heyecanin nefesin...
Bir askta kaybolur gibi kendimizden gecemez miyiz denizde? Ruhumuzu satip bir gemiyle takas edemez miyiz? Tutkmuzu gomup parlak bir ufukta kaybolacagimiz gune kadar anilarin guzelligine dalamaz miyiz heveslerimizi bir gun isyan edeceklerini bilsek de tayfamiz yapip.

Bir kez olsun bogulma tehlikesi olmadan bogulamaz miyiz?

-Alintidir-

22 Mart 2007

Biri Bana Anlatsin

Martilar neden bir saga bi sola ucarlar? Karinlari acken anlayabiliyorum yem ariyorlar ama ya tokken? Ya da her daim mi aclar acaba? 5 metre saga uctuktan sonra bir anda yon degistirip kilometrelerce sola ucabiliyorlar.

Nasil daha yuksege cikiyorlar? Kendilerini yukari mi itiyorlar? ucak gibi kafalarini yukari cevirmiyorlar bunu biliyorum.

Ne kadar yuksekten ucacaklarina neye gore karar veriyorlar???

Kanat cirpmadan ne kadar sure gokyuzunde suzulebiliyorlar?

Insanlar omru hayatlarinda bir kere MARTI olamazlar mi???


Benim Sevgili Okulum(!)

- Ogrenci belgesini en erken bir gun sonra verir
-Tum sene okula kim girmis kim cikmis sallamaz, haftasonlari sabahin erken saatlerinde manzaradaki banklarda evsizlerin geceyi orada gecirdigini farkedersiniz, nevruz zamani birden, kostura kostura derse yetismeye calisirken kimlik kontrolu yapacagini soyler...
- Okulun adindan bahsedilirken egitimi 2. planda kaliyor diye konser ve organizasyonlarin sayisi neredeyse 1/4'une duser, ancak okul insaat alanina dondugu icin ders saatlerinde calisan is makinelerinin gurultuleri dersi boler, laboratuvarlarinda sular kesilir.
- Cumartesi gunleri kutuphane dahil hemen hemen her yer kapalidir. Ders calismak icin sadece bir yer aciktir. Orda da zaten ders calismak mumkun degildir.
- Yemekhanesinden muteadiyen zehirlenen birilerine rastlanir

Boyle surer gider.....

19 Mart 2007

Yabba Dabba Doo


Playstationlar sizin olsun. Ama karsilinda Flinstones'un butun episodelarini istiyorum, olmaz mi?
Bir de Pebbles Flintstone olmak istiyorum, bir de dunyanin en kuvvetli cocugu Bamm-Bamm Rubble'i istiyorum...
Flintstones...
Meet the Flintstones,
They're a modern stoneage family.
From the town of Bedrock,
They're a page right out of history.
Let's ride
with the family down the street.
Thru the courtesy of Fred's two feet.
When you're with the Flintstones,
have a yabba dabba doo time,
a dabba doo time,
we'll have a gay old time.


17 Mart 2007

Günün Yol Şarkısı

14.03.2007 carsamba gununu suursuz bir sekilde bitirdiken sonra, persembe gunu bir anda sozlerine odaklandigim super Hooverphonic sarkisi;

You've got this strange effect on me
and I like it

You make my world in white
You make my darkness bright oh yes
You've got this strange effect on me
and i like it, and i like it

http://www.youtube.com/watch?v=tMJlqrwc9ug

Rastlantının Böylesi

Hayatimizi yonlendiren yaptigimiz secimler mi? Yoksa Eternal Sunshine of the Spotless Mind filmindeki gibi bir seyin olacagi varsa sen ne yaparsan yap oluyor mu? Kader mi insanlari karsilastiran ve kader mi zamanlamasini bir turlu tutturamayan. Acaba ayni kader gene devreye girer mi, kinci kez karsilasmak icin?
...

En son ne zaman biriyle saatlerce, bir saniye bile susmadan sohbet ettiniz? Uzun zamandir gormediginiz kuzeninizle, uzakta okuyan kankanizla ya da okullar kapali oldugu tatil donemi boyunca gorusemediginiz arkadaslarinizla yaptiginiz sohbetlerden degil ama sozunu ettigim; bir yabancıyla! Hem de birakin konusmayi gecenin karanligina kaybolup kimsenin orda oldugunuzu bile farketmesini istemediginiz bir zamanda, tumuyle tesadufler sonucu tanistiginiz bir yabanci...

Bir yandan hayatinizin en guzel gununu yasarken diger taraftansa kendinizi caresiz hissettiniz mi? Kafanizda hayallerini kurdugunuz sevgiliyle karsilastiniz mi? Utopik sandiginiz kisiyle tanistiniz mi? Peki onu bir daha gorme sansinizin ancak bir arkadasinizin sevgilisi olmasina bagli olduguna sahit oldunuz mu hic....

Bu kader mi? Yoksa benim secimlerim mi? Eger benim secimlerimse hangisini secmeliyim? Onu tekrar arkadasimin sevgilisi olarak gormek mi, bir daha gormemek mi? Bu soruyu bos birakabilir miyim???
....

13 Mart 2007

Siradaki Sarki Senin Ichi'n

Bakalim ne caliyor?

Let me kiss you!!! Bu sarki Irem icin. Irem'cim Franfurt'ta yok boyle seyler....

Ve bir tane de Esin'e:

AslanBAŞ paraparapom!
AslanBaş paraparapom!

Esin bile bu sarkiyi(!) begendigine gore, bu sarki o kadar da kotu olmasa gerek :)

11 Mart 2007

Kadin Kadina da Egleniliyor

Sonunda seytanin bacagini kirdik ve erkeksiz ilk cumartesi gecesi eglencesini gerceklestirdik. Deneylerle ispatladik ki bir barda muzik dinlemek icin illa erkeklere ihtiyac yok. Yanlis anlasilmasin feminizim ya da herhangi bir erkek dusmanligi degil bu. Sadece 4/5'i kizlarla dolu bir bolumde okumanin dezavantajlarini yok etme calismasi...

Yasanmis Yasananlar

Artik baskasinin parlayan gözleri o karsimdakiler, aynadaki yansimam degil. Baskasinin titreyen sesi bu duydugum kendi sesimin yankisi degil ve baskasinin pir pir atan kalbi...

Bu anilar benim mi, yoksa baskasinin mi???

03 Mart 2007

Arkadaslarim; Top 5

Pek cok konuda olmasa da arkadas konusunda sansliyim. ortaokul - lise yillarinda olsun, universitede olsun cok iyi arkadaslarim oldu. Cogu insan; "kardesten oteyiz biz hedeyiz hodoyuz" dedikleri insanlari en ufak bir tartisada ya da mezun olduklarinda aramayi birakiyorlar. benim arkadaslarimin farki bu iste. Dun nasilsak bugun de oyleyiz.

iste top 5;


Mine

Kücüktüm ufaciktim diye baslamaliyim Mine ile tanistigimda cunku sene 1995'ti. 12 sene once. Uzun boylu odugumuz icin arka siraya konmustuk ikimizde. Ben once Melissa ile oturuyordum ve Melissa ile Mine daha samimiydiler ama sonra Melissa baska bir okula gecti ve Mine İle benim de samimiyetimiz artti.
Ilk kopyamizi beraber cektik orta 1'de. Hem de kagit degistirmistik ve o benim kagidimi vermisti ben de onun kagini.

Mine gercekten cok iyi yurekli biridir. Yapmacik olmaktan cok uzaktir. Onu sevmeyen biri bence normal olamaz. Dans etmek en cok sevdigi sey ve cok da guzel dans ediyor. Lisede ne zaman bir darbuka bulunsa Mine hemen ortaya alinirdi :)

Eger mesafeyi dostlugun bitimine bir bahane olarak gorenler varsa buyursunlar bir de burdan yaksinlar. Mine liseden sonra Ankara'da okudu, bir sene Amerika'ya exchange icin gitti ve simdi de Isvicre'e master yapiyor ama dunyanin oteki ucuna da gitse, gene benim canim dostum ve her zaman her seyden ilk haberi olacak insanlardan biri.


Mine ile cogu zaman tamamlayici olduk birbirimize cunku benim aklima gelmeyen seyler onun aklina onun aklina gelmeyen seyler benim aklima gelir...

Mine ile paylastiklarimiz icinde en ozellerinden biri de yillarca ayni takimda oynamamiz. ustelik onun pasor benim smacor olmam da bu tamamlayiciligin en guzel ornegi bence.

Gidilecek kucucuk bir cafe'si bile bulunmayan Kartal'da okumaktan bir gun bile soylenmiyorsam nedeni, arkadaslarimdir.

Dilan

Nam-i diger Tilancan. Tilan ile arkadasligimiz genelde ayni eksende gider. Hayata ayni pencereden bakariz cogu zaman. O yuzden zaten Tilancan ile Tuygu'yuz biz.
Henuz hazirlik yillarinda (hani su ilkokul 5. siniftan sonra okunan hazirlik senesi) beden hocamiz bizi alip bir voleybol macina goturmus ancak ingilizce hocasindan izin almadigimiz icin quizden ilk sifirimizi beraber almistik.

Mine her zaman uzakta oldugu icin, onunla olan dostlugumuz aylarca gorusememeye alisik ancak Tilan'in evi sadece 1 kilometre otede oldugu icin, onu her gun gormezsem ya da sesini duymazsam bir gariplik oldugu dusunuyorum. O da gecen sene Ispanya'ya gitti 5 ayligina ve resmen hayatimda bir bosluk vardi o donem.

Tilan cok guclu bir kizdir. Kendini toparlamayi her zaman becermistir. Ustelik sadece kendini degil etrafindakileri de. Disaridan bir yoruma ihtiyac duyarsaniz eger Tilan bu konuda cok yardimci olur. Gerci biraz Turkce'de sorun yasiyor ama osun o da alisiyorsunuz. Dedim, dedin'ler arasinda "kim ne demis, siz mi demissiniz karsinizdaki mi demis bunu" anlamak size dusuyor :)

Bir de bir tatli olarak cikolata, arindan bir tuzlu oalarak cips, sonrasinda gene tatli olarak muz ve tuzlu olarak da fistik yenmesi gerektigini ondan ogrendim :)

Ailelerimize karsi mucadeleyi hep beraber vermek zorunda kaldik Tilan'la. Bir gun mucadele vermek zorunda kalmayacagimiz bir evimiz olsun istiyoruz. Bir gun...

Esin

Iste universite yillarim... Lisedeki dostlarimin yanina yeni insalari ekledim. Oley!!!
Esin suadiye'de oturuyor. Onunla da yakiniz. O yuzden okula beraber gidip gelebiliyor, haftasonu sahile yurumeye gidebiliyoruz.

Ben hayatimda bu kadar uyumlu bir insan daha gormedim. Ne deseniz peki diyor. Her zaman sizinle ayni fikirde oldugu icin mi? Elbette hayir. Tek amaci sizi kirmamak.
Aslinda kendi mutlulugu icin, bu huyunu degistirmeli. Cunku % 100 hakli oldugu bir cok konuda sadece karsisindakini kirmamak icin kabulleniyor bazi seyleri.

Bir de bu kadar "usengec olmayan biri" daha zor buunur bence. Bir odev isteyin hemen ertesi gunu size mail atar, her sabah erken kalkmayi goze alip dus yapar. Hic bir randevusuna gec kalmaz, aksamlari spor yapar. Bir kere bile useniyorum diyip aksam yatmadan dislerini fircalamamazlik etmemistir eminim.

Bir de insanin sevmedigi bir yemek mi olmaz? ne yese sever ne icse begenir. Bir gun sayet begenmedigi bir yemekle karsilasirsaniz o yemegi karantinaya falan almak gerekir bence.

Irem

Irem universitede tanidigim ilk insanlardan biri. Universite hazirlikta tanismistik onunla, hatta tavla oynamistik ve yarim kalmisti oyunumuz.

Irem'i tanimlamak icin ie** koymam gerekir. ie sorunsuzsa hayatta ondan mutlusu yok ama ie'de sorunlar varsa hayata kufurler yagdirir.
Irem farkli yerlerde kufurler savurmasi ve bunlari en olmadik insanlarin duymasiyla unludur cogu zaman. Kocaman gozleri vardir. Esek gozlumdur o yuzden. Beraber kahkaha atmak cok zevklidir onunla ama gelecege karamsar gozlerle baktigimiz icin offlayip poflamalarimiz da coktur.
Sorumluluklarina cok sagdiktir. Bu yuzden de cogu zaman inanilmaz streslidir. Iki gun sonra yapacagi bir sunum yuzunden gece uyuyamadigini ben bilirim.

Irem'in benim icin bir ozel yeri de unutamayacagim bir olaya onayak olmasiyla da olustu. 15. dersem zaten beni taniyanlar bunu hemen anlarlar...

Tek sorunumuz ikimizde mor'u cok seviyoruz ve cogu zaman paylasamiyoruz. Hii tabii bir de Esin ile benim fotograflarimizi cok kiskaniyor :p

Pelin

Pelin caliskan arkadasm benim. Bir anda brden cok is ile ugrasip hepsinin altindan basari le kalkabilir. Kimya bolumunde universiteye baslayip kimya muhendisligine gecis yapmistir kendisi.
Uzaktan biri size bagirip guerek el salliyorsa bilinki bu Pelin'dir.
Dogumgununuzu unutur, gunlerce aramaz ama ona asla kizamazsiniz ve her gordugunuzde yeniden kocaman bir opucuk konduruverir yanaginiza.

Hayatimin en guzel tatillerinden birini onunla gecirdim iki sene once Avsa'da. bayatlamasin diye yedigimiz nutella'lar, her gun ev temizlemeler ve gunde bir kc kere eczaneye gitmeler :) Her dakikasi mi komik olur bir tatilin.

Daim olsun Avsa'larimiz....


Unutmadan bir de kuzenim var benim. Anil! Eger ondan bahsetmezsem cok kiskanir :p Hani ne olursa olsun ailen hep senin yanindadir ya iste Anil ne olursa olsun yanimda. Annemi babami ve beni dogdugum gunden beri tanidigi icin ona anlatmak bazi seyleri cok daha kolay.

Ben ne kadar gezmeyi seviyorsam Anil o kadar evcil, ben ne kadar az aglarsam Anil o kadar cok, ben ne kadar ozgursem Anil o kadar ailesine bagli. O kadar zit kutuplariz ama bir araya geldik mi ne cenemiz durur ne kahkahalarimiz. Onu uzen beni, beni uzen onu bulur karsisinda. Bu kisi her kim olursa olsun...


Iste arkadaslarim ve tabii kuzenim...

Yine Yeni Yeniden

Iki haftalik bir aradan sonra bilgisayarima kavustum. Yeniden odamda film + muzik keyfi yapabilicem. Salonda film seyretmek icin aile esrafinin yatmasini beklemek ya da maillerimi kontrol etmek icin sevgili abimin evde olmadigi bir saati secmek zorunda degilim artik...

Bu arada vatan bilgisayar'in musteri hizmetlerine de deginmeden gecemem. Bir gaflette bulunup vatan bilgisayar'dan almistim bilgisayarimi, taksit olanagi uygun diye. Bir hatayi ikinci kez tekrarlamakti aslinda bu. Daha once de bir adsl modemi almistik ama memnun kalmadigimiz icin iade etmistik. Ancak parasini kredi kartima yaklasik 5 ay sonra yatirdilar. 5 kere ben, 15 kere de abim aradiktan sonra tabii...
Satisyapmak icin musteri basina 1 eleman calistiran vatan bilgisayar'in teknik servis kismi tam bir rezalet. Bilgisayarinizi teslim etmek icin sira numarasi aliyorsunuz ancak sira size en az 1 saat bekledikten sonra geliyor. Garanti sartlarinda, garant, kapsami icinde bilgisayarinizi teknik ervise verdiyseniz, 15 gun icinde iadesi yapilamazsa size urununuzden aynisi tamir suresi boyunca saglanmali ibaresi var ama bilgisayariniz 1 ay tamirde kalabilir diyorlar. Bu sarti hatirlatinca da bu konuyu bizimle degil uretici firma ile konusmalisiniz deniyor.
Bunlarin hepsini gectim, toshiba teknik servie fatura bilgilerim eksik verildigi icin, 1 hafta boyunca bilgisayarim hic bir slem gormeden oylece toshiba teknik serviste beklemis. Vatan bilgisayar'a bu konuda mail atmalarina ragmen herhangi bir cevap alamamislar. Ve ben bu durumu toshiba teknik servisi aramasaydim ogrenemeyecektim. Tabii fatura bilgilerimi de kendim verdim.
En son olarak da bilgisayarinizi geri almak icin de 1 saat sirada bekliyorsunuz.

Vatan bilgisayar'dan almayin!!!