07 Temmuz 2007

Aaaa Bak Capon

Ayvalik'tan gelen ilk blog;

Oncelikle ne zamandir uzun suren bir otobus yolculugu yapmadigimi farkettim ki artik otobuslerde kesinlikle uyuyamiyorum, hele de yanimda bir yabanci oturuyorsa. Zaten dizlerim problemli bilen bilir 5 dakika ayni pozisyonda oturamiyorum, otobuste bir de buna kafami nereye yaslayacagim sorunu eklendi ki halim tam evlere senlikti. Sonucta "suursuz Duygu" olarak vardim Ayvalik'a.

Sabah kahvaltisi ve odaya yerlesmeden sonra kendimi attim denize. Deniz buz gibi burda, hele de ilk sefer icin, ama benim deniz tutkumu, denizanalari bile azaltamadi soguk viz gelir...

Hava inanilmaz sicak ve ben off poff sesleri ile etrafi seyrettim gun boyunca. Ona buna mesaj attim belki Ayvalik'ta yazligi olan birilerini bulurum diye. Tamam aile saadeti yasicaz ama 1 hafta ya. 1 hafta! Yazik degil mi bana? Kimseyi bulamanin hayal kirikligi ile bir odaya bir denize bir Sarimsakli'nin merkezine gidip geldim gun boyunca. Bu arada burda cok guzel incik boncuklar, kupeler kolyeler var her geciste yeni bir tane daha begeniyorum.

Tam ilk gunu soylene soylene tamaliyordum ki beni o an en cok mutlu edecek seyi gordum. Bir grup insan voleybol maci yapiyor (yasasin). Tabii hemen atladim aralarina. Her gun oynuyorlarmis, gerci iki gun sonra cogu donuyormus evlerine ama olsun iki gun iki gundur.

Tam mac bitti denize giricekken etrafi cekik gozluler basti. Kim bunlar ya nerden ciktilar derken bizim otelde kaldikarini ogrendim.

Aksam yemeginde iki otobus dolusu cekik gozlulerden bir tanesiyle "you first" "no please you first" diye centilmenlik yaristirirken, Guney Kore'den geldiklerini ve sadece bir gece burda kalacaklarini ogrendim.

Yemek fasli bitti ve ben bilgisayarimi almis maillerimi kontrol ederken yemekte karsilastigim Koreli de bilgisayarini almis bir seylerle ugrasiyordu. Tabii, benim canim sıkılıyor onunki sıkılıyor konusmaya basladik. Arada oteldeki cocuklar gelip "koniçiiva" falan dediler. Tabii bizim zavalli Koreli nasil atlansin 10 yasindaki cocuga Japon olmadigini, Koreli oldugunu. Hadi ben diyorum o Japon degil Koreli diye ama ardindan bir baskasi geliyor bilgisayarinin menusu Japonca mi diye.
Artik vazgectim cocuklara aciklamaya calismaktan ve "biz turkler icin tum cekik gozluler Japondur" diyip isin icinden ciktim. Adini hic sormayin cunku sadece "chan" kismini telaffuz edebiliyorum.


Bir universiteden toplu olarak gelmisler ve bir kac sehir gezmisler, Chan da organizatoruymus bu turun. Fransiz dili ve edebiyati bolumunde okuyormus Kore'de ve yasitmisiz.

Tabii gece uzun olunca bizim sohbet ilerledi ve Ak parti'den Turkiye'deki secimlerden tutun da ABD'ye kadar her seyden konustuk. Usulca yaklasip sesizce Amerika hakkinda ne dusunuyorsun diye sorusunu gormeliydiniz. Sanki sormamasi gereken bir seyi soruyormus edasindaydi. Ama onunla ayni seyleri dusundugumu ogrenince o kadar rahatladi ki basladi icin dokmeye. Kuzey Kore'nin bugunku durumu ve bu hale gelmesindeki Amerikan etkisi, bir Koreli olarak Kuzey Kore'yi gorememenin can sıkıcılıgı vs vs.


Keske daha uzun kalsalardi ben raziydim herkese onlarin "Capon" olmadigini aciklamaya....

Hiç yorum yok: